Page 20 - TMDH
P. 20
Yukarıda da bahsedildiği gibi hiçbir Fransız, İtalyan veya başka bir şefin
kendilerinden sonra gelen nesillerinin de, kendilerinin mutfak kültürleri dışında başka
mutfaklar kültürleri için enerjilerini harcadıklarını asla göremeyiz. Bu örnek bile bu
gün bizlere “neden Türk mutfağı gerçek manada bir Fransız mutfağı, İtalyan mutfağı
değil, hak ettiği yeri bir türlü alamamıştır?” gibi konularda aslında anlayabilenler için
birçok cevabı zaten barındırmaktadır. Ancak biz, böyle bir soruyu bu yabancı
mutfaklar ile Türk mutfağını kıyaslayarak sormayı bile kendimiz için bir ayıp olarak
düşünüyoruz. İşte o yüzden biz TMDH, olarak Türk mutfağını ve onun yüksek
vizyonunu bu mutfaklar ile kıyas edilebilir dahi görmüyoruz. Bu nedenle de Türk
mutfağının temsilcileri olarak, onun yüksek vizyonunu ve bir çok zenginliğe dayanan
öz tarihinden gelen geçmişini hiç bir şey ile, hiçbir yabancı mutfak ile kıyas kabul
edebilir dahi bulmamaktayız. O yüzden görevlerimiz arasında bu bilinci yerleştirmek
ve vizyon oluşturmakta vardır.
Sektörde bazı haber sitesinde, hemen hemen herkesçe tanınanların, köşe
yazarlarının, Türk mutfağı ile ilgili yazdığı yazılar ve makaleler bulunmaktadır. Ancak
maalesef ki, istisnasız birçoğunun içeriği başlığı ile ilgili olacağı yerde, bu konuda
bilgi ve analizler vereceğine daha çok, içi boş alakasız konulara gitmektedir. Öyle ki
önde gelen, tanınan bazı gurmelerimize göre bu konu hijyenle bile
açıklanabilmektedir. Hijyen her mutfakta zaten bir gerekliliktir, zorunluluktur. Asla
Türk mutfağının gelişememesi için, kendi deyimleri ile bir Fransız, İtalyan mutfağı ile
kıyaslanarak bu mutfaklar gibi olamamasına bir neden gösterilemez. Bunda art niyet
vardır. Bunda Türk mutfağını ve saygıdeğer ustalarını dolaylı olarak aşağılama ve
kamuoyunda itibarsız, değersiz gösterme gibi algılar oluşturma çabaları vardır.
Kaldı ki aynı tarzlarda olan makalelerde yer verilen bu konunun, gerçek bir analizden
uzak, birçok saçma nedenlere bağlanması ve konunun saptırılarak konu başlığı ile
ilgisinin dahi kalmadığı görülmektedir.
Bir sürü alakasız nedenler ile Türk mutfağının gelişmemesinin, hak ettiği yere
konulamamasının nedenlerini kendilerine göre sıralayanların bu konuyu gerçek
manada analizden ve gözlemden uzak yaptıkları, hatta laf olsun torba dolsun
mantığında yazdıkları aşikârdır. Veyahut böyle işlerine geldiği söylenebilir. İşte bu
bağlamda bu konu başlı başına bile bir tez konusu olabilecek bir konudur. İşte böyle
art niyetli algı oluşturmaya yönelik yazılar konusunda da analizler yaparak
insanlarımızı bilinçlendirmek TMDH’nin görevlerindendir. Bu konularda liderimizin
henüz 20 yaşında iken Yunanistan’da gözlemlere dayalı olarak yazdığı makale bile o
gün, o şartlar altında dahi, sektörümüzde önde gelen birçok kişi ve şefler tarafından
büyük takdir toplamıştır. Tabi ki Bu konu ve yazılar hep görmezden gelinmek ve hatta
daha da ileri gidilerek engellenmek istenmiştir.
Biz TMDH, olarak bu ve bu gibi konularda başta gençlerimizi ve herkesi
bilinçlenmeye davet ediyoruz. Bu konularda, ve mutfak kültürümüzü ilgilendiren her
konuda asla sansüre veya engellenmeye maruz bırakılmaksızın, herkesin fikrinin
özgürce konuşulmasına, söylemesine, yazmasına yüksek önem veriyoruz. Bu ifade
özgürlüğünü herkese, her kesime sağlayabilmeyi kendimize önemli bir misyon
görüyoruz.
TMDH, özenti bir nesil yetiştirilme çabalarını ve bunun ile gelen yozlaşmayı, Türk
mutfağına verilen büyük zararları ise uzun yıllardır esef ile takip ederek,
kınamaktadır. Bunlar maalesef Türk mutfağına ve kültürüne verilmiş büyük zarardan