Zeki Ustamıza Hitabe
Zeki Gülyiyen Ustamız'a Hitabe,
“Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.”
Ey babam canım babam 10 yılda birçoğu oğlunu, senin o gösterdiğin hedeflerden şaşmış sandı. Keza bu senin oğlunun içinde bırakılmış olduğu ağır şartların gerekliliği idi... Çünkü, Geçen 10 yılda senin adını unutturtmayacağını, ömürlerinin sonuna kadar yaşatacakları üzerine yeminler edenler, Hatta şeref ve haysiyetleri üzerine dahi ant içenler, her tarafa bu konularda yazılar yazıp demeçler verenler, timsah gözyaşlarına boğulanlar, senin için saygı duruşlarına davetiye çıkartan sözde yol arkadaşların, dava arkadaşların hatta sözde haberci olduğunu sananlar, hepsi sözlerini bilerek ve isteyerek unuttular.
Davanı ve Adını silmek için her türlü riyakârlığa başvurdular. Buna en yakınlarında tutuğun bazı kişilerde dâhil. Ve hatta senin oğlunu bile kıskanarak, doğduğu yerde kendi baba mesleğini yapmasını dahi istemediler ve engellediler... Oğlunu ve senin adını silmek, onun seni anmasını engellemek için, senin manevi mirasından mahrum bırakabilmek adına dahi çok çaba sarf ettiler! En zalimce tehditlere kadar bile işi vardırdılar... İşte Geçen bu 10 yılda, Oğlun senin adına açıktan bir hayır bile yapamadı.
Çünkü yapsaydı “Babasının adıyla, böyle prim yapma peşinde” diye hadsiz bir şekilde, küstahça iftira ve ithamlarda bulunacaklardı. Senin oğlun olarak bile seni en masum duygular ile anmak istememe dahi her türlü kılıfı arayacaklardı. ALLAH'a şükürler olsun ki işte bugün senin isminin üstüne oğlun olarak tek başıma, kendi ismim ile beraber 10 kat daha fazla koymuş durumdayım! Ve işte tamda bu yüzden, beni en doğal haklarımdan dahi mahrum etmek isteyenlerin çoğuna bu konuda sadece susmak düşüyor.
Ey babam canım babam sen herkesi dostun mu bildin... Ey babam! Sen Ne de yufka yürekliydin. Ey babam! İşte bu ahval ve vaziyetlerde bana bıraktığın manevi mirasının bir gereği olarak ben üstüme düşen vazifelerimden hiç taviz vermedim, gereken hassasiyet ile gerektiği gibi çok çalıştım ve hala çalışmaktayım. Seni 10 yılda gereği gibi açıkça anmak bile bana çok görülmüş idi. Lakin bu duruma 30 Ağustos 2019 Cuma gününden itibaren tıpkı 10 yıl önce hayal ettiğim ve düşündüğüm gibi son vermiş bulunmaktayım. Bundan sonra senin yüksek ideallerin, senin bıraktığın manevi mirasın ve fikirlerin doğrultusunda tüm Dünya'da faydalı gördüğüm her türlü çalışmalarda ve projelerde senin gibi en önde olacağımdan dün emin olduğun gibi bugünde emin olmanı isterim. Senin gibi bir duayen Usta’nın ve Türk mutfağı için, idealleri için canından dahi geçmiş bir efsanenin oğlu olarak fikir ve düşüncelerinin hiçbir zaman silinemeyeceğini, ALLAH’ın izni ile bugün bir kez daha dost ve düşmanlarına, seni kıskanıp çekemeyenlere, sana onca haksızlıklarda bulunup eziyet edenlere ve seni o hallere koyanlara, bana Türk mutfağı için çalışmayı, gelişmeyi ve geliştirmeyi çok görenlere göstermiş olmanın onurunu ve gururunu yaşamaktan ötürü çok mutluyum.
Mekânın cennet olsun, Rabbim rahmetini senin üzerinden hiç esirgemesin İnşallah. Huzur içinde olunuz...!
Oğlunuz Tolgahan.
ŞİİRLER
Yalnız Kalmak İster Oldum
Geçtim şu fani dünya üzerinden
Sayısız nimet ve zenginliğin içinden,
Elimden geldiğince şükür ile,
Yapabildiğimde dilimde zikir ile.
Kaygısızca ahirette hesabı düşünmeden,
Zevk ile sefa yaşamak varken,
Bir gün gelecek şu ölümü hatırlamadan,
Gönlümce yaşamak gelmedi ki içimden.
Ben hep yalnız kalmak ister oldum,
İnsanlarla arama hep mesafeler koydum,
Ben hayatta hep böyle huzur buldum,
Yalnızlığım ile hep mutlu oldum.
Sayısız nimetlerin içinde, sakın ha sual etmeyin;
Bu kasvet, bu kederde ne diye.
Kalbim arzular sonsuzluğun sahibini,
Ne eyleyim ben dünyanın bu halini.
Kalabalıklara karıştım, Nefis ile konuştum,
Gönül eylemeye çalıştım,
Geçici dünya zevki, hevesi ve şevheti
Yok muydu bunların birde ahireti
Buralarda ne işim var diye,
Çıkıp nefes almak istedim,
Tek Rabbimi, birde kalbimi dinlemek istedim.
Yine ben hep yalnız kalmak ister oldum.
Görenler sanır beni mecnun misali,
Oysaki bu bir cihat hali.
Nefs arzular dünyadaki her türlü şehvetli hali,
İblis süsler gösterir günahla zevku sefa...
İnsanlar bilmez ki bunlar kendine hep cefa,
Bir batağa dalanda, ne izzet kalır, ne de izan...
Ahirette hem çetindir hesap, pekte hassastır mizan
Yine ben yalnız kendimle kalmak ister oldum.
Sayısız vesvese ve hileleri,
Şehvet ile dolu tüm sözleri,”
Zevk-i Sefa içindeki bütün küfürlü işleri,
Bismillah ile bozuldu yine tüm tahminleri.
Kalpte Zikrullah ile,
Dilde bismillah ile,
Ölümü çok hatırlamak ile,
Almasını bilenlere sayısız ibretler ile,
Hep yalnız kalmak istedim, Bir tek Rabbim ALLAH ile...
Söz Yazarı ve Seslendiren: Tolgahan Gülyiyen
https://www.youtube.com/watch?v=Po6afMkSGHY
*** *** ***
Ne Olur Bulayım Mevla’m Seni
Dışarıda fırtınalar kopar iken,
Rüzgâr önüne geleni savurup atar iken,
Bedenim uyuklarken,
Rabbim uyandır beni gafletten,
Durmaz âşıklar aşkı arar,
Uyku gözlerden akar,
Rüyalarda ruhum hep en sevgiliyi arar,
Ne olur medet eyle bulayım Mevla’m seni.
Miskin Tolgahan aşkı kendine sorar,
Bitmez bu gafletle şu derun uykular,
Gaflete giden yollar hep yolcusunu arar,
Son bulmaz bu gafletle,
Şu derinlerdeki uykular.
Dilde zikir ile, ruhumda huzur ile,
Uyandır Mevla’m beni...
Ahirette cemaline kavuşmak ümidi ile,
Aşkından mahrum bırakma Mevla’m beni,
Ruhum hep seni arar, Kalbim hep seni sorar,
Ne olur sensiz bırakma Mevla’m beni.
Secdede yakarışlar ile,
Kendimle kaldığım vakit yalnızlığım ile,
Gurbet ellerde edilen dualar ile,
Uyandığım vakit hep senin adın ile,
Ne olur bulayım Mevla’m seni.
Habibin Hz. Muhammet Mustafa ile,
Belki bir gün rüyada olsa onu görmek ümidi ile,
Ne olur bulayım Mevla’m seni.
Kalpten tevekkül ile,
Zihinde tefekkür ile,
Arayıp bulayım Mevla’m seni.
Zor zamanlarımda olan yardımların ile,
Hiç bitmeyen lütuf ve ikramların ile,
Tüm hata, kusur ve günahlarıma rağmen;
Sonsuz Hikmet ve Rahmetin ile,
Ne olur bulayım Mevla’m seni.
Yolunda razı olduğun gibi yürümek ile,
Her düştüğümde tekrar kalkabilmek arzusu ile,
Hep sonsuz rahmetine kavuşmak ümidi ile,
Ne olur arayıp bulayım Mevla’m seni.
Bahşettiğin tüm nimetlere gereği gibi şükür ile,
Elde olana da, olmayana da hep kanaat ile,
Ne olur arayıp bulayım Mevla’m seni.
Kâbe’ne varmak ile,
Sana gelen yollara revan olmak ile,
Sabah akşam zikir ile,
Nefsi terbiye etmek ile,
Rızan uğruna aç susuz kalmak ile,
Ne olur bulayım Mevla’m seni.
Her vakit secdeye varmak ile,
Gece gündüz seni aramak ile,
Kafamı çevirdiğim her yerde;
Seni görmek ile,
Ne olur bulayım Mevla’m seni.
Satırlarda yazmak ile,
Mecnun gibi gezmek ile,
Sana giden yolları arayıp sormak ile,
Ne olur bulayım Mevla’m seni.
Âşıklar söylerler sözünü,
Hiç bir kul bilmez kişinin özünü,
Benden razı olduğun vakitteki o günü;
Kelime-i şehadet ve tevhit ile,
Ne olur kapayım Mevla’m gözümü.
Dünya dedikleri iki kapılı bir han imiş,
Varanlar içinde kendilerini eyler imiş,
Bu dünyalık ahvalin sonu şer mi, hayır mı imiş,
Sona varmadan çoğu bunu düşünmez imiş.
Allah’a varan yollar asıl olan tek yol imiş.
Allah’ın aciz kulu Tolgahan bu sözü böyle söyler imiş.
Söz Yazarı ve Seslendiren: Tolgahan Gülyiyen
https://www.youtube.com/watch?v=RjPzcesDzTc
https://www.youtube.com/watch?v=9HhWr6OEJ-s