Misyonumuz

tmdh_logA.png

misyonumuz-66374.jpg

TMDH’nin Misyonları

TMDH, Liderimizin tamamen özgür ve hür iradesi ile Dünya’nın her bölgesindeki aşçılık sektöründeki her kesime adil ve eşit mesafede duracaktır. Liderimizin tam inisiyatifinde her kesim ve birey ile Türk Mutfağı için beraber çalışmalarda bulunmaktan, fikir-görüş alışverişleri yapmaktan memnuniyet duyacaktır. TMDH, Türk mutfağı adına faydalı olacağını düşündüğü tüm organizasyonlara her ülkede destek olmaktan, sponsor olmaktan da Türk mutfağı adına gurur duyacaktır. Bu konuda da her türlü desteği, fikri ve çabayı sağlamayı TMDH, kendisine bir görev edinmiştir.

Öncelikli misyonumuz sektörde ve toplumumuzda farkındalık oluşturmak ve Türk mutfak kültürümüze tamamen sahip çıkmamızın istikbalimiz açısından önemini herkese anlatabilmek ve her kesimden insanı tüm Dünya’da bilinçlendirmektir.

TMDH, Türk mutfağına gerçekten benliklerini, ömürlerini vermiş hatta ailelerinden dahi önde tutmuş, aşçıların eğitilmesinde, okullaşmasında, dernekleşmesinde, sivil toplum örgütlenmesinde, sosyal aktivitelerin, eğitim aktivitelerinin yaygınlaşıp çoğalmasında ve daha bir çok konuda gerçekten çok önemli emekleri vermiş, ön ayak olmuş kendi değerli usta şeflerimizin, kahramanlarımızın gereği gibi anılıp genç nesillere anlatılmamasını kasıtlı art niyetli bir akıl tutulması olarak görmektedir. Bu kasıtlı ve art niyetli anlayışı şiddetle kınamaktadır. İşte bu yüzden öncelikli hedeflerimiz arasında kendimizin gerçek değerlerini her zaman hatırlamak, hatırlatmak vardır. Kendi gerçek değerlerimizi ve kahramanlarımızı da gelecek nesillere aktarmayı, gençlerimize örnek göstermeyi kendimize bir görev edinmekteyiz.

TMDH, aşçılık ve yemek ile ilgili Türkiye içinde gerek magazin, gerek yerel basın, gerekse görsel ve sosyal medyada yayın yapan haberleşme ağlarında Türkçe terimler dışında kullanılan her ifadeyi ,her türlü yemek tarifini, doğrama şekillerine verilen isimlendirmeleri, yemeklerin adlarını başka dillerde gösterimine kadar olan her türlü detayı gelecek nesillerimiz için özendirici bir örnek teşkil ettiğinden ve mutfak kültürümüzü yozlaştırarak yok olmaya götürdüğünden dolayı, eleştirmekte ve kınamaktadır. Bunları ilk etapta en aza indirmeyi, geleceğe yönelik olarak da tamamen kendi kültürümüze ve gençlerimize doğru örnek teşkil edecek şekilde bir çalışma yapılmasını kendisine misyon edinmiştir. Bu çalışmalarda bulunan bulunmak isteyen, bizlere destek olmak isteyen her bireyi ve kurumu da destekleyeceğiz.

Medya organlarında çıkan bazı şeflerimizin, maalesef başka ülkelerin şeflerini gençlerimize özendirmek sureti ile tanıtmalarını takip etmekte ve kınamaktayız. Bu konularda da görüş ve fikirlerimizi belirterek toplum bilinci oluşturmayı da kendimize misyon edinmekteyiz. 
TMDH, Daha prestijli olduklarını düşünerek, yabancı şeflerini gelecek nesillere örnek gibi gösterilmesini ve hatta daha da ileriye giderek tamamen onlar gibi olmanın özendirilmesini, adeta tam bir yabancı hayranlığı ile kendi kültürünü arka plana atmış bulunan her kesimi, buna doğrudan veya dolaylı olarak hizmet edenleri de üzüntü ile yakından takip etmektedir. Bunların getirdiği sonuçlardan en önemlisi toplumda ve gelecekte bu mesleği yapacak gençlerimizde, mutfağımızı tanıtma görevini üstlenmesi gereken nesiler de özentilik ortaya çıkmasıdır. Bu bir yozlaşmayı da beraberinde getirmektedir. İşte tamda bu yüzden kendimize uygun bir kimlik ve karakteri kendi öz kültürümüzü esas alarak gençlerimize benimsetmek edindiğimiz misyonlarımızdandır.

Biz zaten var olan kimliğimizi herkese hatırlatmak, bunu anlatarak herkesin bilinçlenmesini sağlamak, kim olduğumuzun farkındalığını oluşturmak ve Türk mutfağına değer katmak için varız. Zaten çok derin geçmişe ve tarihe dayanan örf, adet, kültür ve geleneklerimiz aşçılık alanında da mesleksel olarak gelecek nesillere aktarmak en önemli görevimizdir.

Gelecek nesillerimizin, başka kültürlere ve onların farklılıklarına da saygı duymalarını sağlayarak, kendi kimliklerine bağlı kalmalarını özendirmeyi görevlerimiz arasında görüyoruz. Gelecek nesillerimizin, kendi mutfak kültürünü ve mesleğimizin temsilini yapmalarını sağlamak adına çalışma hayatlarında da bu değerleri asla unutmamaları gerektiği bilincini herkese özendirmek en temel görevlerimiz arasındadır. Bu konuda her meslek gurubunu ve her kesimi bilinçlendirmeyi kendimize görev edinmiş bulunmaktayız. Bu önemli görevimizde ise parolamız şudur; Biz Kişilerin kazanmasından ziyade, Türk mutfağının kazanmasını istiyoruz. Onların Paul Bocuse’u var ise, Bizimde ZEKİ GÜLYİYEN’imiz ve AYDIN YILMAZ’ımız var. Yani A'dan Z'ye en değerli ustalar bizdedir.

TMDH, Gençlerimizin, kendi öz mutfağını ve kültürünü tam öğrenmeden, Türk mutfağına harcanması gereken en değerli zamanlarını başka mutfak kültürleri için harcamaları, o mutfakların sanki birer temsilcileriymiş gibi yönlendirilmeleri, özendirilmeleri ve gençlerimizin tüm enerjilerinin bu yönde harcamalarının teşvik edilmesi çabalarına tamamen karşıdır. Bu konulara doğrudan veya dolaylı olarak hizmet edenleri de eleştirmekte ve kınamaktadır. Çünkü bu durum Dünya’nın hiçbir ülkesinde yoktur. Hiçbir Fransız, İtalyan veya İspanyol kendi mutfak kültürleri varken gidelim başka bir mutfak kültürünü ya da Türk mutfağını öğrenelim asla demez. Hele kendi ülkelerinde çalışıyorlarsa. Tabi ki bunda Fransız ve İtalyan mutfağının bu günkü güçlü konumları da büyük etken diyebiliriz. Ancak bu mutfak kültürlerinin bu güçlü konuma gelmeleri de tamamen kendi öz mutfak kültürlerini belli prensipler üzerine oturtmaları da vardır. Bunlar arasında, Fransız ihtilalinden gelen bir etki gibi milliyetçi bir tavırla kendi öz değerlerine sahip çıkmaları en büyük etkenlerden biri olarak gösterilebilir. Bunun yanı sıra bu yabancı mutfak kültürlerinin, yeni yetişen nesillerinin geçmişteki duayen şeflerine olan bağlılıkları, ahde vefaları ve onlara sahip çıkarak çok büyük önem vermeleri, onları örnek almaları tabi ki göz ardı edilemeyecek kadar çok önemlidir. Öyle ki hele bizde, kendimiz ile kıyasladığımızda, bu ahde vefa olayının bizde zerresi dahi yokken veya çok az iken, bu durumu kıyaslayarak analiz yapmak çok büyük önem arz etmektedir. İşte bu yüzden biz Türk mutfağı davasına tüm hayatlarını feda etmiş insanlar olarak kendi var olan zengin tarihimiz ile bu konuda gerçek duayen olan şeflerimizi ve onların yüksek ideallerini rehber edinerek geleceğe bakıyoruz. İşte bu yüzden, Türk mutfağına gerçek değerleri katmak için onun tarihini bilerek, gerçek efsane ustalarını bilerek kendi mutfak tarihimizi tamamen gerçeklere dayalı bir şekilde oluşturup, yazmak başlıca görevlerimiz arasındadır.

Yukarıda da bahsedildiği gibi hiçbir Fransız, İtalyan veya başka bir şefin kendilerinden sonra gelen nesillerinin de kendilerinin mutfak kültürleri dışında başka mutfaklar kültürleri için enerjilerini harcadıklarını asla göremeyiz. Bu örnek bile bugün bizlere “neden Türk mutfağı gerçek manada bir Fransız mutfağı, İtalyan mutfağı değil, hak ettiği yeri bir türlü alamamıştır?” gibi konularda aslında anlayabilenler için birçok cevabı zaten barındırmaktadır. Ancak biz, böyle bir soruyu bu yabancı mutfaklar ile Türk mutfağını kıyaslayarak sormayı bile kendimiz için bir ayıp olarak düşünüyoruz. İşte o yüzden biz TMDH, olarak Türk mutfağını ve onun yüksek vizyonunu bu mutfaklar ile kıyas edilebilir dahi görmüyoruz. Bu nedenle de Türk mutfağının temsilcileri olarak, onun yüksek vizyonunu ve birçok zenginliğe dayanan öz tarihinden gelen geçmişini hiç bir şey ile, hiçbir yabancı mutfak ile kıyas kabul edebilir dahi bulmamaktayız. O yüzden görevlerimiz arasında bu bilinci yerleştirmek ve vizyon oluşturmakta vardır.


Sektörde bazı haber sitesinde, hemen hemen herkesçe tanınanların, köşe yazarlarının, Türk mutfağı ile ilgili yazdığı yazılar ve makaleler bulunmaktadır. Ancak maalesef ki, istisnasız birçoğunun içeriği başlığı ile ilgili olacağı yerde, bu konuda bilgi ve analizler vereceğine daha çok, içi boş alakasız konulara gitmektedir. Öyle ki önde gelen, tanınan bazı gurmelerimize göre bu konu hijyenle bile açıklanabilmektedir. Hijyen her mutfakta zaten bir gerekliliktir, zorunluluktur. Asla Türk mutfağının gelişememesi için, kendi deyimleri ile bir Fransız, İtalyan mutfağı ile kıyaslanarak bu mutfaklar gibi olamamasına bir neden gösterilemez. Bunda art niyet vardır. Bunda Türk mutfağını ve saygıdeğer ustalarını dolaylı olarak aşağılama ve kamuoyunda itibarsız, değersiz gösterme gibi algılar oluşturma çabaları vardır.

Kaldı ki aynı tarzlarda olan makalelerde yer verilen bu konunun, gerçek bir analizden uzak, birçok saçma nedenlere bağlanması ve konunun saptırılarak konu başlığı ile ilgisinin dahi kalmadığı görülmektedir.
Bir sürü alakasız nedenler ile Türk mutfağının gelişmemesinin, hak ettiği yere konulamamasının nedenlerini kendilerine göre sıralayanların bu konuyu gerçek manada analizden ve gözlemden uzak yaptıkları, hatta laf olsun torba dolsun mantığında yazdıkları aşikârdır. Veyahut böyle işlerine geldiği söylenebilir. İşte bu bağlamda bu konu başlı başına bile bir tez konusu olabilecek bir konudur. İşte böyle art niyetli algı oluşturmaya yönelik yazılar konusunda da analizler yaparak insanlarımızı bilinçlendirmek TMDH’nin görevlerindendir. Bu konularda liderimizin henüz 20 yaşında iken Yunanistan’da gözlemlere dayalı olarak yazdığı makale bile o gün, o şartlar altında dahi, sektörümüzde önde gelen birçok kişi ve şefler tarafından büyük takdir toplamıştır. Tabi ki Bu konu ve yazılar hep görmezden gelinmek ve hatta daha da ileri gidilerek engellenmek istenmiştir.

Biz TMDH, olarak bu ve bu gibi konularda başta gençlerimizi ve herkesi bilinçlenmeye davet ediyoruz. Bu konularda, ve mutfak kültürümüzü ilgilendiren her konuda asla sansüre veya engellenmeye maruz bırakılmaksızın, herkesin fikrinin özgürce konuşulmasına, söylemesine, yazmasına yüksek önem veriyoruz. Bu ifade özgürlüğünü herkese, her kesime sağlayabilmeyi kendimize önemli bir misyon görüyoruz.

TMDH, özenti bir nesil yetiştirilme çabalarını ve bunun ile gelen yozlaşmayı, Türk mutfağına verilen büyük zararları ise uzun yıllardır esef ile takip ederek, kınamaktadır. Bunlar maalesef Türk mutfağına ve kültürüne verilmiş büyük zarardan başka bir şey ifade etmemektedir. İşte bu yüzden bu zararların daha fazla verilmemesi adına bu konularda tamamen kendi kültürümüze dönük gençlerimize okullarda milli aşçılık eğitimleri verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gençlerimizin, milli yemek kültürünü geliştirmelerini, kendi öz-milli mutfağını önce bilmelerini sağlayacak eğitimleri teşvik ederek bunları onlara aşılamanın ve öğretmenin farkında olunması gereken öncelikli bir zorunluluk olduğunu düşünmekteyiz. Tüm bunlarla ilgili zorunlulukları herkese anlatmayı kendimize görev bilmekteyiz.

TMDH, sektördeki adamcılık, köycülük, hak etmeyenlerin sırf kendi yakınları diye ödüllendirilerek sanki gerçekten başarılılarmış gibi ön plana çıkartılmasını güçlü bir şekilde kınamaktadır. Birtakım insanların hiçbir zaman hak etmedikleri ödüller ile, sektörde gerçekten başarılı olmayı hak edenlerin önlerine geçmelerinin sağlandığı anlayışı da tamamen kınamaktadır. TMDH, geçmişte olmuş ve halen vuku bulabilen bu tür hak yemeleri her zaman dile getirmeyi de kendisine istikbalde de görev edinmiştir.

Mesleğimizin kutsal bir meslek olduğunu atalarımızdan, ustalarımızdan öğrendik. Mesleğimiz babadan oğula asırlarca geçerek gelmiş kutsal bir meslektir. Askerlik mesleği dışında hiçbir meslek yoktur ki bizim mesleğimiz kadar çaba, emek, fiziksel gayret ve daha saymakla uzayacak birçok fedakârlık gerektirsin. İşte bu yüzden aşçı ve şef ceketi de tıpkı bir asker üniforması gibidir, Hak etmeyenlerin asla giymemesi gereken, mesleği aşçılık olmayanların üstünde asla durmaması gereken kutsal bir üniformadır. Tamda bu nedenle hayatlarında mutfakta bir gün dahi çalışmamış kişiler şef gibi konuşmaya, aşçı gibi davranmaya veya gerçekten şef olan kardeşlerimizin yanında ahkâm kesmeye asla haklarının olmadığını düşünmekte ve bu görüşü savunmaktayız. O yüzden bu üniformanın kutsal bir emeği temsil ettiği konusunda herkesin bilinçlenmesini sağlamak görevlerimiz arasındadır.
TMDH, bu bağlamda da Aşçılık tecrübesi hiç olmayanların veya bir şef konumunda olabilmelerini gerektirecek bilgi ve tecrübeye sahip olmayanların, sadece bir üniforma giyerek takındıkları bazı hal ve hareketleri de kınamaktadır.

TMDH, sektörde kutuplaşmaya ve ayrılığa dolaylı veya direkt olarak yol açan, açabilecek her şeye tamamen karşıdır. Görevimiz herkesi kucaklayarak birlik olunmasını sağlamak suretiyle, istikbalde Türk mutfağı için herkesin elini taşın altına gerçekten koyması gerekliliği gerçeğini vurgulamaktır.
Bunun için tüm Turizm ve aşçılık ile ilgili sektörde bulunanları herkesi, hatta tüm dernek ve federasyonlarımızı da göreve davet etmekteyiz. Bu ülkü için tüm mevki ve makamların bir kenara bırakılabileceğini, bunların asla bir önemi olmadığını hatırlatmak istemekteyiz. Çünkü bu sektörde hiç kimsenin mevki ve makamı Türk mutfağının istikbalinden, hatta ve hatta Türk mutfağı davasında birleşerek bir çatı altında olmasından asla daha mühim değildir, olamaz ve olmamalıdır.
Bu çağrıyı mutfak kültürümüz için, istikbalimiz için ve gençlerimiz için her zaman yapmayı kendimize bir görev bilmekteyiz.

TMDH, sektörde gerçekten Türk mutfağı için çıkarsız, riyasız olarak birlik ve beraberliği savunmaktadır. Bunu da bir gereklilik olarak görmektedir. Çünkü bu sayede daha büyük ve güzel işler yapılacağına inancımız tamdır. Bu sayede birileri tarafından kasıtlı olarak şişirilen ve asla hak edilmemiş başarıların, şan ve şöhretlerin gerçek yetenek sahiplerinin olacağına, adamcılık düzeninin son bulacağına ve herkesin, özgürce fikirlerini, düşüncelerini ön plana çıkarak piyasada gerçek bir rekabetin olacağına yürekten inanmaktayız. Bu bağlamda da kendi özüne sahip çıkarak, kendi kahramanları ile yetişen yetenekli şeflerimizin önünün tamamen açılacağına, bu sayede ise Türk mutfağına büyük katkılar sağlayacağımıza kesin ve net bir şekilde inanmaktayız. İşte bu yüzden sektörde oluşturulmuş olan her derneğe, federasyonlara hatta konfederasyon yapılarına da birlik olmayı, herkesin birleşmesini, tek çatı altında toplanması çağrımızı ve ülkümüzü TMDH olarak kendimize zorunlu bir görev görmekteyiz.

Bunu Türk mutfağı adına istikbalimiz için, geleceğimiz, gençlerimiz için bir zorunluluk olarak düşünmekteyiz. Ve biz bu görüşün çok uzun yıllardır yılmaz savunucuları olarak bu konuda her zaman çalışacağız. Bunu başarmak için her türlü proje ve çalışmanın da içinde olmak sureti ile bu konuya destekleyici çalışmalar yapmak isteyen herkesin de yanında olacağız. İşte bunu da kendimize bir misyon edinmiş olarak bu çağrıyı sadece bir çağrı olarak bırakmak yerine, her zaman bunun için çalışıp bu konuyu dillendirmekten hiçbir zaman yılmadan insanlarımızı bilinçlendirmeyi hedeflemekteyiz. Bu konuda bu amaç ve ülkü için yapılacak, her projeyi destekleyecek ve bundan da Türk mutfağı adına büyük gurur duyacağız.

TMDH, birlik ve beraberlik içinde Türk mutfak kültürüne, kendi öz mutfağına bağlı olarak, kendi duayen şef kahramanlarını örnek alarak yetiştirilen bir nesil ile Türk mutfağının geleceğinin kurtarılabileceğini ve dünyada hak ettiği gerçek değerini kazanabileceğinin mümkün olacağı fikrini benimsemiştir. TMDH, bu fikri ise yıllarca yurt dışında yapılmış birçok deneyim, gözlem ve analizin neticesinde oluşturmuştur. Bu sadece bir fikirden çok mutfak kültürümüzün geleceği adına bir duruştur, bir karakterdir. Liderimiz bu hedefi sadece, Türk mutfağını gerçek manada hak ettiği yere taşımanın ilk adımı olarak görmektedir. Bu zamana kadar belli zihniyetlerin mutfağımız için yaptıklarını iddia ettikleri birçok proje aslında geleceğimize bir katkı sağlamak yerine, sadece yozlaşmamıza vesile olmuştur. Bu projeler Türk mutfağına hizmet etmekten daha çok bir takım kişilerin kişisel çıkarlarına ve kendilerinin ön plana çıkma arzularına hizmet etmiştir, etmektedir.
İşte bunlar neredeyse tamiri yıllarca sürecek bir tahribata yol açmıştır.

Liderimiz Tolgahan Gülyiyen, Türk Mutfağına ve mutfak kültürüne verilmiş olan tahribatın yol açtığı zararları en aza indirmek sureti ile tamamen bu zararları azaltarak yok etmenin stratejilerini oluşturmak bunları, anlatmak için yıllarını bu konuya ve Türk mutfağına gerçek manada harcamış ve vakfetmiştir. Bunu gidermek zaman alacakta olsa Türk mutfağının istikbali için bunu başarmaktan başka yolumuz yok demekte ve özellikle gençlerimize şöyle seslenerek onlarada bir misyon ve görev göstermektedir.  “Ey Türk Gençliği bilinçleniniz, okuyunuz ve araştırınız. Kendi benliğinizi bularak kendi öz mutfak kültürünüze sahip çıkınız. Kendimizin, bizim olan gerçek duayen, efsane ustalarımıza, şeflerimize ve onların yüksek ideallerine bakarak onları örnek alınız. Bu çerçevede kendi tarzınızı geliştirip oluşturunuz”. 

Bu misyonu ve vizyonu gençlerimize öğretmek ve göstermek TMDH'nin görevleri arasında yer almaktadır.

                                                                                                     

TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ olarak sektörde hangi yaştan, ırktan veya etnik kökenden olursa olsun birbirinin farklılıklarına ve kültürlerine saygılı olunduğu müddetçe her düşünce ve fikrin önemli olduğuna inanmaktayız. İşte bu yüzden de her fikrin hür ve özgür bir şekilde sansüre uğramadan yazılması, söylenmesi gerekmektedir. Bunun, mantığımızın gereği olarak doğru olanın anlaşılabilmesi açısından yüksek önem arz ettiğine inanmaktayız.

Kaldı ki bu konularda Aydın Yılmaz usta gibi, Zeki Gülyiyen usta gibi duayen şeflerimizin çektiği sıkıntıları genç yaşlarda fazlasıyla yaşayan liderimiz Sayın Tolgahan Gülyiyen, bu konuda her kesimden bu meslekte olan, bu mesleğin eğitimini alan ve bu mesleğe gönül vermiş herkese şunu söylemektedir.


“Ben 19-20 yaşlarımda iken mesleğimde ve okulumda yüksek başarılı bir genç idim. Yazdığım saygılıca yazılara, makalelere ve fikirlere istinaden birçok insandan takdir almama rağmen, sırf bu başarıları çekemeyen ve mantıklı cevaplar veremeyen bir zihniyet tarafından piyasadan silinmek ile tehdit edildim. Sektörde yazımı yayınlayan kuruluşlara ihtarlar verildi ve yazılarım sansüre uğratıldı. Ben piyasa dedikleri o dış ambalajı parlak ama içi çok başka olan zihniyetin elinde manevi eziyet gördüm.

Türk Mutfağının temsilini bir tiyatro sahnesi gibi kullanan bazıları yüzünden çok sıkıntı ve zorluklar çektim. Geleceğim ve istikbalim birkaç kişinin ve başlarında bulundukları tüzel kişiliklerin keyfiyetine kurban edilmek istendi. Elbette Rahmetli Babamda, bu konularda çok büyük zorluklar yaşadı.

Asla Unutmayınız ki bu kurban edilmek istenen bir tek ben değildim. Kim bilir Türk mutfağına faydalı olabilecek kaç kişi, kaç parlak insan bu zihniyete sahip bazı kişilerin kurbanı oldu ve yönleri değiştirildi. Hak ettikleri başarılar verilmedi veya görmezden gelindi. Hatta ekmekleri ile oynandı. Ve yine unutmayınız ki burada kurban edilenler bu kişiler asla değillerdir. Biz kimiz ki! Biz HİÇ ’iz…

Ama burada asıl kurban edilen, edilmiş olan, edilmek istenen yıllarca Türk mutfağı olmuştur. Çünkü bu takım anlayışlar sadece kendi çıkar, makam ve ceplerinin derdinde olarak bizim gibi insanlara zulüm etmek için her türlü yolu kendilerine mübah görmüşlerdir.
Nitekim Rahmetli Aydın Yılmaz ustamızda bu zihniyetten çok çekmiş ve ona bu üzüntüleri yaşatanları, o süreçte yaşadığı üzüntüleri ve bu üzüntüleri kendisine yaşatanları hiç affetmeyeceğini söylemiş. Aydın Yılmaz ustamız  "Oyun içinde oyun oynamaya çalışanların, kendisine yapılan yanlışlar altında vicdan azabı çekeceklerini ve onları Allah’ a havale ettiğini" kendisi söylemiştir.

Keza rahmetli babamda aynı sıkıntılarla boğuşmuştur. Tıpkı benimde 20'li yaşlarımda maruz kalmış olduğum gibi. İşte ben tüm bunların hem sıkıntılarını yaşamış hem de bunlardan ibret almış biri olarak bu gün herkese şunu söylemek istiyorum Her kim bu tarz sıkıntılar ile karşı karşıya kalırsa benim ile iletişime geçmekten asla çekinmesin. İşi sektörde Türk mutfağını geliştirmek için stratejiler geliştirmek olanların bir kişiyi bile mağdur etmesine bundan gayrı rızamızda tahammülümüzde yoktur. İşte o yüzden her kim böyle sorunlarla bundan böyle karşılaşır ise onların sesine ses olmaktan, haklı tepkisinde yanlarında dimdik durmaktan Türk mutfağı adına gurur ve onur duyacağımızın bilinmesini istemekteyiz. Ben Tolgahan Gülyiyen, Türk Mutfağı Diriliş Hareketine bizzat bu görev ve sorumluluğu da yüklemekten onur duyuyorum. Çünkü bana çektirilenleri başka kimse çeksin yaşasın asla istemiyorum.”


İşte TMDH’nin bu geniş misyonları ve sorumlulukları çerçevesinde Türk mutfağı için kendisine edindiği görevler çok önemli, yüksek ideallere dayanmaktadır. Bunlar ağır sorumluluklar gerektiren görev ve ideallerdir. İşte tüm bu konularda elini değil, tüm benliğini babası gibi taşın altına koymakta olan liderimiz Tolgahan Gülyiyen herkese bu görev ve sorumlulukları hatırlatmakta ve birlikte çalışarak Türk mutfağı için çabalamamız gerektiğini tüm vicdanlara haykırmaktadır.

Biz TMDH olarak tüm bu ağır sorumlulukları kendimize misyon edinerek Önder ve Rehber şefimiz, ustamız Zeki Gülyiyen'in Türk Mutfağı için göstermiş oldukları hedeflere, kurucu liderimizle beraber yürüyeceğiz. Liderimizin azimle ve kararlılıkla yanında olarak, hiçbir çıkara dayanmayan bu Türk Mutfağı davasını tıpkı onun gibi benimseyerek, sahipleneceğiz. Bu da en temel görevlerimiz arasında yer almaktadır.

 

TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ

tmdh_logo.png

 

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo