Bilgi: Resmî internet sitemizin kamuoyuna açılış tarihi, TMDH'nin ilan tarihi olan 7 Ocak 2020'dir. Sitemizde bu tarihten önce yapılmış olan açıklamalar sosyal medya üzerinden kamuoyuna açık olarak paylaşılmıştır. Sitemizde yer almakta olan 7 Ocak 2020 öncesi tarihli tüm açılamalar aynı zamanda mevcut tarihleriyle kamuoyuna kapalı olan resmî internet sitemize de yüklenmiştir.
BAŞARILI YEMEK KİTABINDA SORULAR SORDURAN İNCE AYRINTI
Öncelikle gayret ve emek harcanarak toparlanmış yöresel Türk yemeklerimizi korumamızı sağladığı için Musa Dağdeviren beyi tebrik ediyorum.
Kendilerine teşekkür ediyorum. Bu anlamda gerçekten gerekli ve başarılı bir çalışmadır.
"Etymology of yogurt” diye araştırdığınızda çoğu kaynakta “yoğurt” kelime kökü ve anlamının Türk olduğu bariz görülüyor. Ancak söz konusu kitabın yazarı Musa bey, maalesef Yunan yoğurdu yazmış. Eğer Yunan yoğurdu yazmamış olup da Türk yoğurdu yazsa idi ya da kitap içerisinde bir çok yerde olduğu gibi sadece "yoğurt" demiş olsa idi sonuç olarak bu kitabı öven yabancılar övmeyecekler miydi?
"Uluslararası alanda ticari amaçlı olarak yoğurdu "Türk" adı ile kullandığımızda zaten başarı elde edemezsiniz." Evet, bu önyargı var. Ama bu önyargı olduğu için bunu kırmayı hiç denememişiz. Bunu denemek zaten risk olur. Ticarette ise duygulardan ve risklerden ziyade rakamlar önemlidir. Bu konuda asla kimseyi yadırgamıyorum. Bu açıdan belki de haklılar. Ama en azından diğer örnekler bunu bir Türk yemek kitabı adı altında yapmamışlardı. Arkadaşlarımız ve bizim düşüncemiz, bu kitabı öven bazı kesimlerin belki yoğurdu bizden birine, özellikle de bir meslektaşımıza "Yunan" olarak kabul ettirdikleri için övüyor olabilirler düşüncesidir.
Uluslararası bir alanda "Türk yoğurdu" denmemesini bazı kaygılardan ötürü anlayabiliriz. Ancak kitap içerisinde sadece "yoğurt" ifadesi birçok yerde kullanılmıştır. Bunun gibi aynı ifadeler tüm kitapta "yoğurt" olarak yer alabilirdi, diye düşünüyoruz.
Sadece kitabı okuduğumuzdaki düşüncelerimizi paylaşıyor ve bunları özgürce ifade ediyoruz.
8.yy.'da bile yazılı eserlerde, 11.yy'da ise Kaşgarlı Mahmut tarafından da Divan-ı Lügat'üt Türk'te kullanıldığı görülen "yoğurt" kelime kökü olarak uluslararası birçok kaynakta dahi Türk olarak geçmektedir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde de bir Türk yemek kitabı adı altında, Yunan olarak geçiyorsa orada ister istemez çok soru takılıyor insanın aklına. Bir kısmını sorduğumuz ve bir kısmını da düşündüğümüz tüm bu soruları aklımıza getirmektedir. Tüm bunlar bizi Türk mutfağı için düşündürtmektedir.
Maalesef bu haliyle, bu kitap uluslararası alanda birçok kişide sanki bizlerin, ilgili bu ürünlerin başka ülkelere ait olduğunu kabul ederek, onayladığımız izlenimini ve intibasını oluşturmaktadır.
Türk mutfağının en önemli ürünlerinin başında gelen ve birçok yemeğimizde kullanılan yoğurdun böyle uluslararası önemli bir çalışmada, Dünya'da mutfağımızı tanıttığı algısı oluşturularak bu şekilde neden sunulma gereği duyulduğu gibi sorular aklımıza gelmektedir. Uluslararası alandaki, bazı kaygılar veya kitap için lobi destekleri alabilmek, Türk mutfağının en önemli ürünlerinin önüne mi geçmiştir diye düşünmekteyiz.
Yöresel Türk yemeklerimizde lazım olan yoğurt, bu şekilde bir Türk yemek kitabı adı altında başka ülkelere ait gibi tanıtılarak uluslararası alanda bizlerin elini güçlendirmekten ziyade başkalarının söylemini destekler bir halde Dünya'ya sunulmuş olması, bizlerin ciddi manada bu sorular hakkında düşünmesine yol açmıştır.
Kitabı sipariş ettiğimde heyecan ve sevinç ile bekledim. Elime ulaşır ulaşmaz ise bir gecede de hepsini okudum. Ancak kitabı beklerken duyduğum heyecan ve sevincim maalesef bu ifadeler karşısında kayboldu.
Kitap içinde yer alan diğer birçok reçetede sadece "yoğurt" ibaresi veya "süzme yoğurt" ibaresi de kullanılabiliyor iken neden Edirne'den Hakkâri’ye kadar 40 reçetede "Yunan yoğurdu" ibaresi kullanılma gereği hissedilmiştir? Hatta Dünyaca çok iyi tanınan ayran ve dönerimizde dahi bu ibareler kullanılmıştır. Yazar dışında başkası içeriğe müdahil olmuş mudur? Eğer bu kitap içinde "Yunan yoğurdu" ifadesi kullanılmamış olsaydı ve diğer reçetelerdeki gibi sadece "yoğurt" ifadesi yer almış olsaydı, bazı çevreler bu kitabı hala övecekler miydi? Türk yoğurdunu geçtik, birçok reçetede olduğu gibi sadece “yoğurt” denmiş olsa idi, bu kitap başarılı olmayacak mıydı ? Biz olurdu diye düşünüyoruz. Bu ibarelerin bu şekilde kullanılması tarafsız bir tutum olarak değerlendirilebilir mi? eğer tarafsız bir tutum ise kendi reçetelerimizde, yoğurdun Türk olmadığı tezini savunanların düşüncelerini destekler nitelikteki bu ifadeler bu haliyle taraflı bir tutum olarak anlaşılmaktadır ve bizleri düşündürtmektedir.
Uluslararası alanda böylesine önemli bir konunun, Türk yemek kitabı adı altında bu şekilde taraflı bir algıya yol açmış olan ifadelerle ele alınması neden gerekliydi diye öncelikle kendimize soruyoruz. Bunu sorduğumuzda ise bu düşünceler aklımıza geliyor.
Emek harcanarak oluşturulmuş ve bu anlamda başarılı reçeteleri olan kitap içindeki ilgili ifadelerle alakalı bu durum; tüm bunları düşünen ve soran arkadaşlarımızın da akıllarında bu tarz soruların kalmasına ister istemez sebep olmuştur.
Son olarak ise, Türk mutfağı hakkında en çok konuşanların, hatta Türk mutfağının sözde temsilini savunan bazı tüzel kişiliklerin yetkilerini elinde tutanların dahi katkısının olduğu durumların neticesinde, ürünlerimizin maruz bırakıldığı bu durumdan elbette ki bizler, hepimiz sorumluyuz. Çünkü sessiz kalmak, bu konularda çalışmalarda bulunmamak, araştırmamak, okumamak, gerekli çalışma faaliyetlerine insanları birleştirerek teşvik etmemek ve sadece olduğu yerde durarak oturmakta bir katkıdır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak dahi bir katkıdır. Çünkü bu durum, insanları yanlış yönlendirmeye yol açmaktadır. Meslektaşlarımızı Türk mutfağı ile ilgili yönlendirme sorumluluğu olanların bu sorumluluklarının farkında olmadıkları, bu sorumlulukları gerektiği gibi yerine getiremedikleri ve getirememiş oldukları maalesef bariz bir şekilde anlaşılmaktadır.
Saygılarımla
TOLGAHAN GÜLYİYEN
TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ