15 Nisan’ı veya 20-21 Ekim’i Aşçılar Bayramı Olarak Kutlayanlarda Mantık Var Mıdır?

tolgahangulyiyen1453-1923.png

Mantık Nedir?

Mantık Göreceli Bir Kavram Mıdır?

Mantık, insanoğluna yaratanın verdiği çok önemli bir nimettir. Mantık kelimesini akla uygun düşünebilme yeteneği olarak da kısaca açıklayabiliriz. Akla uygunluk kavramı kişisel menfaatler söz konusu olduğunda göreceli olarak kişiden kişiye değişiklik gösterebileceği için, mantık kelimesinin açıklaması akla uygun düşünme yetisinin yanı sıra; akıl yürütürken düşüncelerde tutarlılık, doğruluk ve düzgünlük olarakta ifade edilebilir.

Her düşünce önemli olabilir. Düşünceler niteliklerine göre çevreye ve insanlara zararlar veya yararlar sağlayabilir. Her halükârda aynı konu üzerindeki bütün farklı düşünceler doğru ya da mantıklı olamaz. Aynı konu üzerindeki farklı düşünceler fayda, yarar veya zarar gibi niteliklere göre değer kazanır ya da değer kaybeder. Bu ve benzeri kriterlere göre de bir konu üzerindeki farklı düşünceler elenerek akla-mantığa en uygun olan seçilir.

Toplumlar, mantıklı olduğunu zannettikleri mantıksız, yanlış düşüncelere bazen sorgulama yapmaksızın itibar edebilirler. Ya da tam tersi: Mantıksız olduğu zannedilen mantıklı, doğru düşüncelere toplumlar tepkiyle yaklaşabilir.

Doğru bilinen yanlışların zaman içerisinde elde edilen neticelerle veya bilimsel çalışmalarla doğru olmadığı anlaşılabilir. Bu durumda: Toplumların doğru zannettiklerinin yanlış olduğunu kabullenmeleri zor ve meşakkatli de olsa imkânsız değildir. Bilimsel anlamda mantıken doğru olan düşüncelerin toplumlar tarafından benimsenmesinde en önemli etken, söz konusu toplumların nitelikleridir. İnsanların toplumsal olarak edindiği alışkanlıkları akılla ve bilime uyuşmadığında; söz konusu yanlışlardan dönülerek mantıken doğru olanın tercih edilmesindeki en önemli faktör nedir? Diye sorduğumda şöyle cevap veriyorum: Bence çeşitli açılardan okumalar yaparak düşünen, merak edip sorgulayan bir anlayışa sahip olabilmektir.

Doğru zannedilen yanlışlara körü körüne inanmamanız için okumak, düşünmek, araştırmak, merak etmek ve şüpheyle edindiklerinizi sorgulamak çok önemlidir. Bunları eksiksiz yaptığınızda mantıken doğruya ulaştığınızı zannetseniz bile mutlak doğruya ulaştığınız hissiyatına da asla kapılmamalısınız. Mutlak doğru veya hakikate ulaşıp ulaşmadığınızla ilgili aklınızın bir köşesinde her zaman diri olarak tutacağınız bir şüphe çalışmalarınızda gelişim için çok önemlidir.

Bugün bilimsel çalışmalarla doğruluğu kanıtlanarak belirlenmiş bir olgu, düşünce ya da tez; gelecek çağların değişen teknolojik imkanlarıyla çürütülebilir. Örneğin: Yumurta tüketimi konusunda kolesterol uyarısı yapmış olan bilim insanlarının geçmişteki açıklamaları, yakın zamanda elde edilen çalışmaların neticeleri sonucunda bugünlerde oldukça anlamsız kaldı. Yumurta tüketimi konusunda geçmişte yapılan uyarı açıklamalarının doğru olmadığı hatta yumurtanın kolesterolü tetikleyerek kontrolsüz olarak vücuda zararlı etkisi konusunda aslında doğru zannedilenlerin tam tersine kolesterolü düşürebilecek düzeyde bile vücuda faydalı olabileceği anlaşıldı. Yine yumurtanın beyin gelişiminde önemli bir besin olduğu belirtildi. Bu açıdan da değerlendirdiğimde bilimsel olarak bile olsa doğrular şartlara göre değişebilmektedir. Buda şunu gösterir: Eski teknolojiyle yapılmış olan bilimsel çalışmalarla elde edilmiş olan doğru ya da hakikat olduğunu zannettiklerimiz konusunda da yanılmak olasılığı her zaman vardır.

Yukarıda değindiklerimi şimdi Aşçılar Bayramı ya da Aşçılar Günü meselesiyle ilgili olarak ele alacağım. Toplumda veya aşçılık mesleğinde camia dediğimiz toplulukta bilinen yanlışlardan sadece biri olarak ‘Aşçılar Bayramı’ meselesine derinlemesine tarihsel açıdan da bakmak kaçınılmaz bir gerekliliktir.

Türk Mutfağına musallat edilmek suretiyle Türk Aşçılarına dayatılarak benimsetilmeye çalışılan sözde 15 Nisan ya da sözde 20-21 Ekim’de olduğu dahi belirsiz olan Aşçılar Bayramı meselesini değerlendirirken neden 26 Ağustos’un Aşçılar Bayramı olduğunu da daha önceden açıklamıştım.

Türk Mutfağı için çalıştığını söyleyip 15 Nisan ve 20 Ekim tarihlerinde yabancıların belirlediği günleri farklı tarihlerde Aşçılar Bayramımız zannedip kutlayanlara itibar etmeye meyilli olabilirsiniz. Ancak bunu yapmadan önce olayları okuma, düşünme, sorgulama becerilerinizle birlikte mantığınızı da lütfen çalıştırınız.

Yabancılar tarafından belirlenen farklı günleri daha kendi içlerinde bile ayırt edip düşünemeyenler; yıllardır neyin ne olduğunu idrak edememiş şekilde toplumu ‘Aşçılar Bayramı’ konusunda da yanlış yönlendirmektedirler.

Oysaki paylaştığım fotoğrafta olduğu gibi; bazen benzer fotoğraflara baktığınızda gördükleriniz bile aslında zannettiğiniz şey olarak orada olmayabilir.

Türk Mutfağı için çalıştığını söyleyenlere veya diğerlerine, fotoğrafa niye uzaktan bakıyorsunuz ki diye sorsak… Ya da yakınlaştırıp fotoğrafa bakınız desek; yine konuyu anlayamayacak olan kitleler halinde insan toplulukları olur. Bu gruba dahil olan topluluklara görmek istemediklerini göstermeye çalışsanız ve bunu yaparken değil büyüteç onlara teleskop bile verseniz yine de onlar gerçekleri görmezler, göremezler.

Bu ve benzeri fotoğraflara da uzun yıllardır çok uzaktan baktıkları için onların bazıları bugün 15 Nisan’ı bazıları da 20-21 Ekim’i ‘Aşçılar Bayramı’ zannedip kutluyorlar. Kendileri gibi okumayan, düşünmeyen, araştırmayan ve sorgulamayan insanlar da körü körüne bilinçsiz şekilde Türk Mutfağı diyerek ne yazık ki yabancıların belirledikleri tarihlere itibar etmeye devam edebiliyorlar.

‘Türk Mutfağı’ diyerek bazı değerlerimizi kendilerine kısmen ya da tamamen şemsiye olarak kullananlar, ulusal mutfak kültürümüz için çalışmak isteyen genç meslektaşlarımızı da yanlış düşüncelere itip, yanlış şekilde yönlendirerek kandırabilirler.

Uzun yıllar önce Türk mutfağı ile ilgili olarak cümle bile kurmayanlar, kuramayanlar; bugünlerde Türk Mutfağı ile ilgili cümle kurduklarında ağızlarına “dava” kelimesini bile almaya başladılar. Bunlara ve benzer türevlerine sorulması gereken çok husus vardır. Onlar, o soruların en basitlerinin cevaplarını vermek yerine sadece saçmalamakla meseleleri geçiştirmekle yetinmişlerdir.

Sözlerim, yazılarım ve çalışmalarım aklı başında mantıkla düşünen insanlar içindir. Eğer sizde onlardansanız, hamasetle sözler söyleyerek sözde davalarının Türk Mutfağı olduğu söylenenlere her yıl bugün 15 Nisan’da ve gelecek 20-21 Ekim’de şunları sormalısınız:

1-Yabancıların belirlediği günleri bayram günü olarak Türk Mutfağına ve Türk Aşçılarına neden kabul ettirtmek istiyorsunuz?

2-Türk Mutfağının ve Türk Aşçılarının, bayram günü olarak sözde kabul ettiğiniz 15 Nisan ya da sözde 20-21 Ekim günlerindeki tarihleri neye, hangi bilimsel-tarihi-kültürel gerekçelere göre esas alıyorsunuz?

3-Aynı anlamları yüklemeye çalıştığınız bir bayramın kutlanması meselesini uzun zamandan beri yılda iki ya da üç kez neden gündeme getiriyorsunuz?

4-Tüm bunları hangi argümanlarla veya hangi bilimsel-tarihi-kültürel gerekçelerle nasıl açıklıyorsunuz?

Eminim ki şahsi menfaat gözetmeden mantıklı şekilde düşünebilen tüm insanlar aynı soruların cevaplarını arayacaklar ve düşünerek tüm bunları sorgulayacaklardır.

Dünya Türk Mutfağı Akademisi

Kurucu Genel Başkanı

Tolgahan Gülyiyen

seal_of_wtca.pnglogo-tolgahan.jpg

KONUYLA İLGİLİ OLABİLECEK OLAN BAĞLANTILAR

AŞÇILAR BAYRAMIMIZ 26 AĞUSTOS'TUR- 15 NİSAN 2022

26-30 AĞUSTOS TÜRK MUTFAĞININ ZAFER BAYRAMI-30 AĞUSTOS 2020-

TÜRKİYE AŞÇILAR BAYRAMI İLANI-9 EYLÜL 2020-

GOOGLE'A GÖRE AŞÇILAR BAYRAMI DİYENLERE SESLENDİ- 11 EYLÜL 2020

15 NİSAN İLE İLGİLİ OLARAK OKUYUNUZ, ARAŞTIRINIZ VE DÜŞÜNÜNÜZ DEDİ-15 NİSAN 2021-

TÜRKİYE AŞÇILAR BAYRAMI BİLDİRİSİ

ZEKİ AÇIKÖZ İLE TAFED'E 15 NİSAN KINAMASI VE PROTESTO AÇIKLAMASI-15 NİSAN 2021-

ZAFERLERİMİZİN TÜRK MUTFAĞI AÇISINDAN ANLAMI--23 AĞUSTOS 2021

26 AĞUSTOS AŞÇILAR BAYRAMI KUTLU OLSUN-26 AĞUSTOS 2021-

 

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo