HER ZAMAN YÜZLEŞMEMİZ GEREKEN GERÇEĞİMİZ: BRÜTÜSLER - Türk Mutfağı Hareketi

HER ZAMAN YÜZLEŞMEMİZ GEREKEN GERÇEĞİMİZ: BRÜTÜSLER

TÜRK MUTFAĞININ DÜNYADAKİ TÜM SORUNLARINA KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETEBİLMEK İÇİN HER ZAMAN YÜZLEŞMEMİZ GEREKEN GERÇEĞİMİZ: BRÜTÜSLER

tolgahangulyiyen1453-1923.png

Gerçek değerlerimizi kaybettiklerinde birkaç yıl mezarlarına giderler, adamları aracılığı ile adlarını çelenklerin üzerine yazdırdıkları mezarlardan çekilmiş fotoğraflarıyla birlikte haber sitelerinde o köhne dernek-federasyonlarındaki değersiz unvanlarıyla yazılar yazdırtırlar. Timsah gözyaşı olarak niteleyebileceğimiz ve sonraları unutacakları o samimiyetsiz mesajlarını yayınlatırlar.

Sosyal medyadan paylaşımlar yapmaktan imtina ederler ama birileri aracılığı ile sosyal medya paylaşımlarını belirli bir süre kendi mesajlarını yayımlatacak şekilde yaparlar. En önemli değerlerimizi belirli bir süre kendi menfaatleri için gösteriş malzemesi yaparlar. Bu durum bir süre böyle devam eder. Sonra ise söyledikleri, yazdıkları sözlerle birlikte hepsini unuturlar…Kasten unuturlar, herkese unutturmak için gerçek değerlerimizi ve onlardan geriye kalanları silmek bile isterler. Daha önceden yazdıklarını, haber sitelerinde yayımlattırdıklarını silerler, sildirtirler ve kaldırırlar.

Yaptıkları mesleklerini onlardan değil de sanki anne karnında öğrenmiş gibi tavırlar takınırlar. Benim açımdan değersiz ama sizin açınızdan değerli olarak niteleyebileceğimiz o bulundukları konumları sanki o önemli duayen ustalarımıza borçlu değillermiş gibi etrafta caka satarlar.

Yıllarca kişisel çıkarları için koştururlar ama sanki yapışıp kaldıkları koltukları ve bulundukları federasyonu tek başına var etmişler gibi sosyal medya paylaşımları yaptırtırlar. Dergi ya da gazetelerde bu yönde yazılar yazdırtırlar. Sorumlulukları altında bulunan bir danayı bile pişiremezler. Yabancı ülkeden katılımcıların olduğu yerde kilolarca et yakıp, israf ederler, dünyaya kendilerini rezil ederler ama şaka yaptık diyerek işin içinden çıkıverirler. Sonra da kendi kendilerini dünyada Türk mutfağına yön veren sözde şefler diyerek gazete-dergilerde yazdırtırlar.

Ustaları, şefleri vefat ettiklerindeki açıklamalarına kanmayın. Aileleri ile birlikte hayatlarını kazanmalarında önemli payları bulunan iş öğrendikleri ya da kendi yeteneksizliklerinden ötürü gerçek anlamda gerektiği gibi ustalık öğrenemedikleri ustalarımıza olan vefaları çıkarlarının bittiği yerde biter. Birkaç yıl haber sitelerinde yayımlattırdıkları o mezarlardan çektirdikleri fotoğrafları ve adlarını yazdırdıkları çelenkleri aslında bunların kendi menfaatleri içindir.

O yüzden bu tayfayla birlikte bunların başında olan zat, cümle alem tarafından ‘Brütüs’ olarak tanınır ve bilinir. Çünkü Zübük gibi diğer sıfatlarının yanında kendisi aynı zamanda Brütüstür. Çünkü bunların var oluşları bizim gerçek değerlerimizin yok oluşlarına dayanır. Bizim gerçek değerlerimizin silinmeye çalışılmasıyla brütüsler varlıklarını sürdürür. Biz gerçek değerlerimizi bilirsek ve tarihimizi gerçekler üzerine yazarsak hak edenler her zaman hak ettikleri şekilde tarihimizdeki yerlerini alacaklardır. Aksi olduğu müddetçe tarih hep brütüsleri veya zübükleri övecektir. Bu durum şuna da benzer: Arslanlar kendi tarihlerini yazmadıkça avcıların hikayelerini dinlemek zorundasınızdır.

SANKİ GERÇEK DEĞERLERİMİZİ 2020 YILINDA TANIDILAR-ÖĞRENDİLER-ANLADILAR

7 Ocak 2020 tarihindeki TMDH ilanı ise bu yukarıdaki kategori içerisinde bulunan tüm riyakarların hepsinde ister istemez çok önemli bir etki yaptı. Sayısız usta şef aşçı yetiştirmiş olan efsane şefimiz Zeki Gülyiyen’i hatırlamak zorunda kalanlar oldu. Sosyal medyada veya kendi aralarında yine onu paylaştılar, yazdılar, çizdiler. Yine sayısız usta-şef aşçı yetiştirmiş olan Mengen Aşçılık okulunun kurucusu efsane şefimiz Aydın Yılmaz’ı sosyal medyada anmaktan bile imtina etmiş olanlar, hatta onun kurduğu dernekte olanlar birden onu hatırlamak zorunda kaldı. Sanki 2020’den önce hiç sosyal medya hesapları yoktu. Sanki Aydın Yılmaz kurduğu o derneği 2020’den sonra kurdu. Yine Aydın Yılmaz kurulmasına ön ayak olduğu o Mengen Aşçılık lisesini sanki yeni kurdu.

Değerli ustalarımızın meslek öğrettiği veya meslek öğrenmelerine vesile olduğu o tüm insanlar sanki 2020’den sonra meslek öğrendi ya da mesleğe ve hayata dair öğrendiklerine katkı sağlayanları yeni hatırladılar. Sanki bulundukları konumlara gelirken o değerli ustalarımız onlara hiç katkı yapmamıştı.

Efsane şefimiz Zeki Gülyiyen ile ilgili duygu, din sömürüleriyle paylaşım yapanlar bile oldu. Emin olun ömrümüz vefa ederde görürsek bunlar artarak daha da devam edecektir.

ONLAR TÜRK MUTFAĞINA VE SİZE PAUL BOCUSE YA DA AUGUSTE ESCOFFİER’DEN ÇOK DAHA FAZLA EMEK VERMİŞTİR

Biz misyonlarımızdan sadece önemli biri olan görevimizi yerine getirerek söz konusu riyakarlara önemli mesajlar vermek suretiyle onlara her yıl geleneksel şekilde çok önemli değerlerimizi hatırlatıp örnek olduğumuz için mutlu, gururlu ve onurluyuz.

Bizim asıl değerlerimizi bu riyakârlar bugün ve gelecekte hep hatırlamak zorunda hissedeceklerdir. Unutmak hatta silmek istedikleri değerlerimizi ister istemez hatırlayacaklar, er ya da geç hatırlamak zorunda kalacaklar.

Diğer başka kesimlerde bulunanlar eğer gerçekten Türk mutfağı diyenlerse ve bizim asıl değerlerimize gerçekten bir vefaları varsa; Paul Bocuse-Auguste Escoffier resimleri yerine bir gün kendi değerlerimizi hatırlayıp paylaşacaklardır.

Türk aşçıları ve Türk Mutfağı için çalıştığını ifade edenler eğer gerçekten Türk mutfağı derken samimilerse er ya da geç değerlerimize duyarsız kalamayacaklardır.

Bilseler de bilmeseler de;

Anlasalar da anlamasalar da;

Türk Aşçılarına ve Türk mutfağına, Paul Bocuse ya da Auguste Escoffier değil; Aydın YILMAZ ve Zeki GÜLYİYEN çok daha fazla katkı sağlayarak emek vermişlerdir.

Ama asıl önemlisi bu bildiğimiz sözde vefalı olduğunu iddia eden iki yüzlülerin karaktersiz yönleriyle birlikte riyakarlıkları asla değildir. Elbette bunların bu yönleri asla unutulmamalı ve hep iyi bilinmelidir. Ancak en mühim olan konu gençlerimizle birlikte bizim değerlerimizin bizlere ne dediğini ve ne söylemek istediklerini anlamaktır, anlayabilmektir. Bunu anlayıp onlar gibi düşünebilmek gerekir.

BU ŞUNA BENZER: MUSTAFA KEMAL’İ ANLAMAK VE ONUN GİBİ DÜŞÜNEBİLMEK GEREKİR

Efsane değerlerimiz gibi düşünebilmek çok önemlidir. Eğer onlar bugün burada olsalardı, mutfak kültürümüzü nasıl şekillendirirlerdi? Türk mutfağını onların ele alacağı gibi ele alarak şekillendirmek meselesi; işte bu bizim en önemli meselemizdir. Bu esasen aynı zamanda efsane şeflerimizle birlikte Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünebilmeyi de gerektirir.

Yoksa her yıl onların resimlerini paylaşmak ve onların resimlerini paylaşanların altına bildik yorumları yazmak sadece birçoğunun kişisel menfaatlerine fayda sağlar ama bu Türk mutfağına ve Türk aşçılarına hiçbir fayda sağlamaz.

Bu şuna benzer: Mustafa Kemal’i anlamak ve onun gibi düşünebilmek gerekir. Yoksa her yıl 10 Kasım’da onun resimlerini paylaşıp sonraki 10 Kasım’a kadar Atatürk gibi düşünme yetisi, bilinci olmadan yaptıkları işlerde çalışmak her 10 Kasım’da Anıtkabir’e bile gitseniz sizi asla Mustafa Kemal Atatürkçü yapmaz. Eğer yaptığınız işlerde Atatürk’ü anlayarak onun gibi düşünerek hareket edemiyorsanız; onun resmilerini her 10 Kasım’da paylaşmanız sizi farklı bir konuma taşıyarak gerçek bir Atatürkçü hiç yapmaz. Böyle yapmak olsa olsa Atatürk üzerinden sömürü yaptığınız anlamına gelir. Yine bu gibi durumları abartarak farklı tavırlar veya anlayışlar içine girmeniz bir şeyi putlaştırmak anlamına gelir. Nitekim tarihteki önemli değerlerimizin putlaştırılmaya asla ihtiyacı yoktur. Onları anlamaya ve onların yaptıkları üzerine düşünerek ders almış şekilde istikbale bakmaya ihtiyacımız vardır. Bunun aksi şekilde hareket ederek farklı abartılı anlayışlar içine girerseniz; bu şuna delalet eder: Eğer bir mucize olsa ve örneğin Atatürk çıkıp gelse, mevcut olarak en çok Atatürk diyenler ama Atatürk’ün çizdiği yoldan hiç gitmeyenler ya da onun gibi hiç düşünememiş olanlar Atatürk’e bile karşı çıkarlardı.

Tüm bu konularda açık şekilde belirttiğimiz gerçeklerle ilgili olarak da bazılarına göre etrafa verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü TMDH olarak ancak onur ve gurur duyuyoruz.

GERÇEK DEĞERLERİMİZİ ÖLDÜKLERİNDE DEĞİL; BİLAKİS ONLAR HAYATTAYKEN HAK ETTİKLERİ EN GÜZEL ŞEKİLDE ONURLANDIRIN

Her yıl 7-15 Ocak tarihlerinde paylaşmaktan mutluluk ve onur duyduğumuz bütün resimlerdeki manzaralara bakanların birçoğu aslında gördüklerinin çok azını anlayıp analiz edebileceklerdir.

7-15 Ocak 2022 tarihinde Türk mutfağı için önemli çalışmaları bulunan yaşayan değerlerimiz Sayın Hülya Erol hanımın ve Sayın Niyazi Dumlu beyin resimlerinin de yer aldığı manzaralardan birçoğunun asla anlayamayacağı ve göremeyecekleri çok şey çıkarmak mümkündür. Hepsini ayrıntılı analiz şeklinde yazmayacağım. Ancak bunların içinde belki de en önemlisi şudur: Gerçek değerlerimizi öldüklerinde değil; bilakis onlar hayattayken hak ettikleri en güzel şekilde onurlandırın. Yoksa aksi takdirde yanınızdaki ya da arkanızdaki lobilerin desteği ile kim olursanız olun, hangi dünyevi makamda bulunursanız bulunun hatta ne kadar meşhur edilmiş olursanız olun dünyada aklı başında hiç kimse Edirne’den dışarı çıktığınızda esas itibariyle size asla saygı duymayacaktır.

En derin Sevgi ve Saygılarımla

Tolgahan Gülyiyen

logo-tolgahan.jpg

KONUYLA İLGİLİ OLABİLECEK OLAN BAĞLANTILAR

SEKTÖRÜMÜZDEKİ ZÜBÜKLER VE ZÜBÜKLERİN ŞEBEKELERİ

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo