Sayın Tolgahan Gülyiyen'in sosyal medya hesabından alınmıştır. 12 Ekim 2020 tarihinde kendisinin paylaştığı bir yazıdır. (TMDH ARŞİV BİRİMİ)
MEVZUBAHİS TÜRK MUTFAĞI İSE GERİSİ SADECE TEFERRUATTIR
tolgahangulyiyen1453-1923.png
("Bırakınız hak etmeyenleri övmemi, onların yanlışlarına ses çıkartmamam bile bazıları için beni el üstünde tutmalarına yeterliydi. Ancak böyle olmak beni asla yaşatmazdı. Beni yaşatan bir şey varsa, o da sahip olduğum davamdır."-Tolgahan Gülyiyen)
Bazen kendimle kaldığım vakitler düşünürüm. Bu düşünceler farklı birçok konuda da olabilir. Düşünmek ve sorgulamak bu hayatta en zevk aldığım iki şeydir. Bazen mesleksel olarak bazı düşüncelere koyulduğum vakitlerde; hem geçmişte ve şu günlerde ortaya koyduklarımızı hem de gelecekte ortaya koyacak olduklarımızı başarabilmenin bedellerini bir kefeye koyarım. Bu ideallerim uğruna feragat ettiklerimi de ayrı bir kefeye koyarım. Bunun muhasebesine soyunduğum da nefsim sorar ve der ki “Tüm bunlar için vazgeçtiklerine değer mi?” Ben ısrarla nefsimi dinlemem, dinlemek istemem ve kesinlikle değer derim. Aksi halde atalarımın yüzüne bakamam derim. Sonra düşünmeye devam ederim...Tüm bunları yaparken aradan geçen uzun zaman içinde söylemlerimizle asla çelişmemiş olmamız gerekir derim. Geçmişe bakarım. Düşünce ve söylemlerimin zerresi değişmemiştir. 
İdeallerini gerçekleştirmeyi bırak bunları dillendirip söylemenin bile bedelleri var derim. Bu bedeller birçoğunun ulaşmak isteyeceği konulardan vazgeçmektir. ALLAH’tan başka hiç kimseye minnet etmemektir. Bir elin yağda bir elin balda yaşamak varken mihneti tercih edebilmek ve dahi her anlamda sefaleti göze almaktır. Göze alıyor musun diye kendime sorarım. Cevabı zaten ezelden verilmiş bir soruda olsa sorarım ve cevabını yine veririm. Ben tüm bedelleri göze alanlardanım. Ve ben çoğunun ulaşmak istediklerinden ideallerim için vazgeçenlerdenim. Yerine göre birçok şeyden bilerek, isteyerek vazgeçtim. Mesela karaktersiz bir mutluktan vazgeçtim. Mezarda yeri olmayacak olan ve benimle kefenin cebinde gelmeyecek olan dünyalıkları hırsa yenik düşmüş bir şekilde toplamayı reddedenlerdenim. Fikirlerimle uyuşmayan başkalarının değerlerini ya da yönlendirmelerini kabul ederek haksız olarak elde edeceğim şanı ve şöhreti reddedenim.
Hep dedim ve diyorum; dünyalık peşinde koşmak beni hiçbir zaman mutlu etmeyecek. Eğer ben babamın, öğretmenimin davasını sahiplenmemiş olarak bu hayata devam edecek olsaydım; o durumda bazı insanların yanında sahte şanla ve şöhretle mutlu olduğumu sandığım zamanlarda dahi kendimi kandırıyor olacaktım. Babamın ve atalarımın emanetlerine yüz çevirecek hatta hiyanet etmiş olacaktım. Fani şan, şöhret ve dünyalık elde etmiş olarak, bugün karşı olduklarımızla beraber etrafa gülümsüyor olacaktım. Bırakınız hak etmeyenleri övmemi, onların yanlışlarına ses çıkartmamam bile bazıları için beni el üstünde tutmalarına yeterliydi. Ancak böyle olmak beni asla yaşatmazdı. Beni yaşatan bir şey varsa, o da sahip olduğum davamdır. Atalarımdan emanet kalmış değerlerimdir. Doğru bildiklerimden ne palasına olursa olsun ayrılmamaktır.
Ben rahmetli öğretmenim şefim Şehit Zeki Gülyiyen’in o haklı ve kutlu davasının yılmaz savunucusu Tolgahan;
O yere düşürülen ve basılıp çiğnenmek istenmiş olan mukaddes sancağın son bayraktarı Tolgahan;
Allah’ın izniyle o şanlı sancağı yerden kaldırıp alan, taşıyan ve dünyanın başkentinde göndere çekip dalgalandıran Tolgahan;
Eğer beni bu hayatta mutlu eden tek şey varsa, o da babamın bana emanet bıraktığı eşsiz, benzersiz, tamamen meşru gerekçeleri olan Türk mutfağı davamızı tüm engellemelere, zorluklara ve hatta tehditlere rağmen yaşatarak, sürdürmüş olmaktır. Gerisi sadece teferruattır.

Tolgahan Gülyiyen

logo-tolgahan.jpg

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo