Aziz Türk milleti;tolgahangulyiyen1453-1923.png

Değerli Türk aşçıları;

Bizim hareketimiz Türk mutfağının yanı sıra onun en değerli usta şeflerinin de vicdanlarını temsil etmekte olan bir harekettir. Bizler tüm dünyadaki Türk milletinin mutfak kültürünün bir temsilcisi olduğumuz kadar aynı zamanda Türk mutfağının da vicdanıyız. Bu anlamda silinmek istenmiş olan en önemli değerlerimizin, en değerli ustalarımızın gösterdikleri hedefler doğrultusunda Türk mutfağının her anlamda yılmaz savunucuları, bayraktarları ve neferleriyiz. Bizler ifade ettiklerimizde kendilerinden bir parça hisseden herkesin kalbindeyiz. Bu manada bizler her yerde insanlarımızın kalplerinde yer almaktayız.

Görev ve sorumluluklarımız arasında sadece Türk mutfak kültürünü korumak yoktur. Türk mutfak kültürünü yozlaştırarak zarar verdiğini düşündüğümüz her şeyi açık olarak konuşmaktan asla hiçbir zaman çekinmedik, çekinmiyoruz ve çekinmeyeceğiz.

 

Her yerde olduğu gibi sektörümüzde de birçoğu sadece kendi aralarında belli meselelerin dedikodusunu yaparak asıl konuşulması gerekenleri konuşmaktan her zaman çekinmişlerdir. Kapalı kapılar ardında sadece dedikodu misali konuşmalar yapmak ve asıl konuşulması gerekenleri ertelemek ya da görmezden gelmek Türk mutfağına hiçbir katkı sağamamaktadır. Gerekenleri açık olarak kamuoyu nezdinde konuşmak yerine bazıları ya çıkarları örtüşmediği için birbiri ardından konuşarak çiğ et yemeyi tercih etmektedir ya da menfaat hesapları olduğu için hakikatleri her zaman olduğu gibi görmezden gelmektedir.

Bakmayınız bazılarının belli zamanlarda bile olsa birbirlerinin yüzlerine güldüklerine, sakın aldanmayınız birbirlerine gösterişle çıkar amaçlı olarak verdikleri süslü unvanlarına, kartvizitlerine ya da şaibeli-şikeli o ödüllere… Aslında bunların çoğu sadece kendi kişisel çıkarları doğrultusunda samimiyetsiz olarak hareket eden aşçılık camiasını da uzun yıllardan beri kişisel menfaatleri doğrultusunda paramparça etmiş olan yığınlardır. Bunlar yine bulundukları yığınlar içinde sözde söz sahibi olarak öne çıkartılmış olan liyakatsizlerdir.

TÜM ÜMİDİMİZ GENÇLİKTEDİR

Bizim Türk mutfağı olarak tüm ümidimiz gençliktedir. Gelecekte sorumluk bilincine hâkim olan milli bir şuur ile hareket eden gençlerimizin bazı şeylerin farkında olarak kişisel menfaatleri uğruna Türk mutfağına en büyük zararları verenlerin süs ve gösterişlerine aldanmayacaklarına olan inancımı her zaman korumaktayım.

Gençlerimize seslenerek şunları da paylaşmak istiyorum: Başarılı olmak için, iyi bir şef olarak kendinizi yetiştirebilmeniz için sizlerin ihtiyacı olan en önemli gereksiniminiz her şeyden önce mesleğe olan yüksek sevginizle beraber kendinize olan saygınızdır. Bu konudaki sevginizi saygı ile beraber tamamlayacak olan en önemli olguların başında azim ve kararlılığınız gelmektedir. Emek vermeden, tecrübe kazanmadan ve alın teri olmadan bazı liyakatsizler gibi sadece belli kurgulanmış etkinliklerde ve yine bazı kurgu haberlerde boy göstererek şef unvanı almanız en başta kendinizi kandırmak olacaktır. Bunu sakın unutmayınız. Edineceğiniz tecrübeleri temsil ettiklerinizin tam bilinç ve şuurunda olarak yapacağınız çalışmalarla birlikte liyakatinizle birleştirdiğinizde Türk mutfağının bir bayraktarı olarak nerede olursanız olun farkınızı her zaman belli edeceksinizdir.

İş tecrübeleri ise etkinliklerde asla elde edilemez. Özgeçmişlerinizi mümkün olduğunca eğitiminizle beraber iş tecrübelerinizle doldurmaya gayret ediniz. Bazıları gibi etkinliklerle dolu özgeçmişler oluşturmayınız. Mesleğimizi yaptığınız sürece hangi işletmede olursa olsun yapacağınız işleri asla küçümsemeyiniz. Size gereken iş tecrübelerini edinemediğiniz veya bunu ertelediğiniz sürece etkinliklerde boy göstermiş olarak hedeflediğiniz gibi usta bir şef olmanızda zaten imkansızdır.

Milli bir şuurla beslediğiniz mesleki duygular ve önemli yüksek meziyetler sizde olduktan sonra nerede olursanız olun edineceğiniz eğitiminiz, yapacağınız stajlarınız ve zamanla kazanacağınız iş tecrübeleriniz size her zaman yetersiz gelecek ve farklı alanlarda da hep daha fazlasını öğrenebilme azmiyle çalışma gayretinizden asla ödün vermeyeceksinizdir. Böylesi bir meslek aşkı ile dolu olan genç meslektaşımın meslek hayatında fani insanlardan ziyade en önemli yardımcısı ise sadece bıçaklarıdır. 

"Biz siyasi partilere değil, milli birliğe muhtacız." Mustafa Kemâl Atatürk | Ağustos 1919

BİZ DERNEKLERE, FEDERASYONLARA VEYA KONFEDERASYONLARA DEĞİL, MİLLİ BİRLİĞE MUHTACIZ

Geleceğimiz olan değerli gençlerimiz,

Biz hem Türk mutfağı olarak hem de Türk aşçıları olarak derneklere, federasyonlara veya konfederasyonlara değil, milli birliğe muhtacız. Bu milli birlikten kasıt mesleksel anlamda da hepimizin ortak değerlerine olan bağlılığı olarak anlaşılması gereken bir birliktir. Türk Mutfağı konusunda her anlamda bilinçli ve ehil olanların birliğidir. Türk mutfağı konusunda ve aşçılık mesleği hakkında hiçbir bilgisi olmayanların ya da ehil olmayan siyasi figürlerin kendilerine fayda devşirmesiyle bir birlik geçmişte asla teşkil edilememiştir. Hiçbir zaman da bu anlayış ile bir birlik istikbalde de teşkil edilemeyecektir. Bu anlamda farklı görüşlere sahip olan bazı siyasi figürlerin sadece kendi menfaatleri doğrultusunda aşçılarımızın merkezine alınarak boy gösterdiği toplantılar ya da birlik söylemleri sadece belli zümrelerin gösterişlerine fayda sağlamaktadır. Bu tarz yaklaşımlar farklı siyasi görüşü bulunabilen aşçılarımızın ortak bir paydada buluşmasına da daha en başından engel olmaktadır. Oysaki Türk aşçıları Türk mutfağında aradığı mutlak milli şuuru ve milli birliği tamamen kendi içlerinden çıkartarak kendi benliklerinde bulmalıdırlar. Buda her anlamda siyaset üstü bir anlayış ile, partizanlığa dayanan siyasi görüşlerden tamamen arınmak ile olur. Bizim teşkil etmekle mükellef olduğumuz birlik günü birlik söylemlerden ziyade ebediyen akla, mantığa ve bilme dayalı bir birliktir.

BAZI SİYASİLERİN GÖLGESİNDE ASLA BİRLİK SAĞLANAMAZ

Türk aşçılarının bazı belli siyasi figürlerin eteğinde veya gölgesinde bir olması da asla mümkün değildir. Böylesi benzer denemeler geçmişte de asla fayda sağlamamıştır. Bu tarz denemeler mecburiyete dayalı şekilde zoraki olarak insanlarımıza dayatılsa da Türk aşçıları kalben, vicdanen ve zihnen bir olmadığı sürece bedenen bir yerde olmaları da bizlere hiçbir fayda sağlamayacaktır. Bizim Türk aşçıları olarak birliğimiz ve bütünlüğümüz kendi menfaatlerine göre söylem geliştirebilen, yine aynı söylemleri tam tersine değiştirebilen bazı siyasilerin gölgesinde asla sağlanamaz. 

Aşçılık mesleği ve Türk mutfağı konusunda hiçbir eğitimi, bilgisi olmayan bazı siyasiler ehil olmadıkları konularda kendilerine rol biçmemek kaydıyla Türk mutfağının istikbali için aşçılarımızın önünü açabilirler, açmalıdırlar. Ancak mesleğimizle ilgili olarak yüzeysel ve sınırlı bilgiye sahip olanların nezaketen de olsa birtakım siyasi figürlere mesleğimizde sadece duayenlere yüklenmesi gereken anlamları yüklemeye çalışmaları ya da aşçı üniformaları giydirmeleri maalesef abestir. Bu durum gerçeğe de akla da mantığa da tamamen aykırıdır. Aşçı üniforması, şef üniforması sadece onu hak edenler tarafından giyilmelidir.

Mesleğimizin içinde olduğu bilinen ve Türk mutfağına zarar vermiş olan liyakatsiz kişilerle ya da çevrelerle iş birliği yapmamızda asla beklenemez. Yine mesleğimizle ilgili hiçbir eğitimi, tecrübesi bulunmayan bazı siyasilerin kanatları altında olacak bir birlikten Türk aşçıları ve Türk mutfağı azami derecede fayda sağlayamaz. Bu yöndeki denemelerin şimdiye kadar tutmadığı gibi aksine bu tarz denemeler sadece belli zümrelere fayda sağlayarak insanlarımızı, aşçılarımızı daha da ayrıştırmıştır. Bu hakikati görmezden gelmek ya da bu hakikati anlayamamak ulusal mutfağımıza yıllardır zararlar vermiştir.

BİRLİĞİMİZ ANCAK MİLLİ ŞUURA DAYALI ORTAK AKIL İLE TESİS EDİLEBİLİR

Bizim birliğimiz her bir aşçımızda olan ve olması gereken milli şuura dayalı ortak akıldır. Milli şuura dayalı mantık çerçevesinde akıl yürütebilen herkes bizim birliğimizin ve hareketimizin zaten ister istemez bir parçasıdır. Bu anlamda bizler kalpleri bu ortak değerlerimizle atanların kalplerinde zaten bir birlik tesis etmiş durumdayız. Gelecekte de bu birlik pekişecek ve kalpleri Türk Mutfağı için çarpan herkesin benimsediği çalışmaların ortak bir amaçla ortak bir yerde toplandığı bir birlik olacaktır.

Türk mutfağının efsane şeflerini kasıtlı olarak unutan ve onları silmek isteyenlerin içinde bulunduğu içler acısı durum sadece gösterişlerine uygun şekilde kurgulanmış olarak yer aldıkları fotoğraf karelerinden ibarettir. Buna karşılık o fotoğraf karelerinin yer aldığı haberlerin içini ise efsane şeflerimizin yıllar önceki söylemlerinin zerresi kadar dolduramadıkları da aşikardır. Türkiye’de aşçılık sektöründe sözde öne çıkartılmış olan hiç kimse halen dahi vizyon olarak Türk mutfağının efsane şeflerinin söylemlerinin yanına bile yaklaşamamaktadır.

Bazı aşçılık derneklerinde yer alan yeni ortaya çıkartılmış birtakım liyakatsiz kişiler Türk mutfağının tarihindeki efsane şeflerinden bile bihaberdirler. Bunlar bazı şeyleri sadece kendilerinin ve kendilerine yetki verenlerin varlığından ibaret sanmaktadırlar. Bunlar cehalet içinde efsane şeflerimizin Türk aşçılık camiasında birlik olunması yönünde ne denli emek harcadıklarını bilmeden günümüzdeki ayrılıkları önceki ustalarımızın sorumluluğuna yüklemeye bile çalışmaktadırlar. Bunlar ne yazık ki içinde bulundukları güruhların köhne zihniyetlerinin nelere sebebiyet verdiklerini bile düşünemeyecek derecede cahildirler.

HAZIR YEMEK FİRMALARININ REKLAM PANOSU HALİNE GELENLER

Kendi aralarında türlü çıkar kavgaları ve menfaat ilişkileri bulunanların yıllardır Türk mutfağına en büyük zararı vererek mutfak kültürümüzü yozlaştırdıkları ve sektörde türlü ayrışmalara sebep oldukları aklı başında bilinç sahibi herkesin malumudur. Bunların hepsinin birliği olsa ne olur olmasa ne olur…

Reklam kovalayan ve bulundukları yerleri sadece maddi kazanç kapısı gibi görerek hazır yemek firmalarının reklam panosu haline gelmiş olanların bırakınız dünya genelinde, Türkiye’de bile Türk mutfağının yüksek menfaat ve çıkarlarını gözetemedikleri A’dan Z’ye aklı başında olan herkesin zaten malumudur. Kaldı ki bunların bulundukları yerlerde finansal konularda şeffaf olamadıkları da bilinmektedir. Buda birçok konuda ayrıca birtakım farklı soru işaretleri oluşturmaktadır.

Yıllardır yapmacık şekilde ardı gelmeyen birlik söylemlerini ağızlarına alanların kendi resimleriyle yaptırtacakları fiyakalı kurgu haberlerle kendilerine sponsor olan firmaların reklamı peşinde oldukları hakikati hiçbir zaman değişmedi. Bu hakikat günümüzde de birlik diye ortaya çıkanların her şeyden fazla değer verdikleri tek gerçek hakikatidir.

BUNLAR BİRBİRLERİNE MENFAAT BAĞLI İLE BAĞLI OLAN VE İŞLERİNE GELMEYİNCE BİRBİRLERİNİ BİLE ENGELLEYEN KOCAMAN BİR AİLE(ŞEBEKE)

Yine aynı şekilde bunların birlikten anladığı hakikat çok başkadır. Bunların birçoğu ağızlarına birlik kelimesini alırken bir kısmı da farklı söylemler ile ortaya çıkarlar: Kimileri hep birlikte birlik olalım gibi söylemler ile, kimileri bizler kocaman bir aileyiz gibi sloganlar üzerinden süslü cümleler kurarlar. Ancak bunları yapanların en başta birbirlerini dışladıklarına şahit olursunuz.

Dünyayı saran korona virüs felaketinin en çok zarar verdiği mesleklerden biri aşçılık mesleği oldu. Her fırsatta gösterişlerinden ödün vermeyenler asgari düzeyde de olsa bu süreç içinde hangi meslektaşımızın yarasına merhem olabildiler? Sözde mesleğimizdeki aşçılık örgütlerinin birçoğunun sorumluluğunu üstlenenler her zaman olduğu gibi sadece kendilerini düşünmekle meşgullerdi. Kısacası birlik diyenler işlerine gelmeyen herkesi dışlarlar ancak aile olmaktan veya birlik olmaktan bahsederler. Genel anlamda ise birlik olunması gereken asıl konularda meslektaşlarımıza asgari düzeyde bile bir fayda sağlayamazlar. Birlikten kasıt birlik içinde yer alanların bilmesi gereken önemli hususları genelden gizlemek midir? Belirli kişiler kendi menfaatleri olan hususları sözde kardeşimiz, birliğimizin üyesi dedikleri kişilerden gizlerler. Niye? çünkü o zaman elde edilen menfaatten diğerlerinin de bir payı olması gerekir. Bunların birliğinden de aile söylemlerinden de yıllardır Türk mutfağı ve liyakat sahibi aşçılarımız zarardan başka hiçbir şey kazanamadı.

Bunlar dernekçilik ve federasyonculuk oyunlarından elde ettikleri sözde makamları, menfaatleri dışında kendi başlarına hiçbir anlam ifade etmemektedirler. Bunlar ancak faydalı insanlarımızı kendi deyimleri ile piyasadan silen güruhlar topluluğudur. Bunlar yıllardır mutfak kültürümüzün sırtında bir kambur gibi ulusal mutfağımıza büyük külfet oluşturmuşlardır. Bunlar kan emen bir kene gibi Türk mutfağına zarar vererek aynı yerde yıllardır durmaktadırlar. En iyi yapabildiklerini zannettikleri icraatları ise belli zamanlarda bir araya gelerek yaptıkları gösteriş etkinlikleridir. Bu etkinliklerin kazananları ise çok önceden bellidir. Yine bu etkinliklerde işin perde arkasında dönenlerden kazananların kim oldukları, hangi şahıslar ya da şirketler olduğu her zaman bellidir. Ancak kazananlar arasında hep şahıslar olurken hiçbir zaman Türk mutfağı kazanan tarafta olmamıştır. Bunu ve bazı konuları çok daha iyi anlamak, anlayabilmek için yabancı kaynaklarda ve yabancı haber arşivlerinde kısaca gezinmeniz dahi yeterlidir.

CEHALETLLE SAVAŞIRSINIZ, CAHİLLER İLE BİRLİK OLUNMAZ

Açık olarak ifade etmekte yüksek fayda görüyorum: Cehaletle ve cahillerle savaşırsınız, cehaletle ve cahillerle birlik olunmaz, olunamaz. Eğer bu cahillerle bazı şeyler mümkün olsaydı; efsane şeflerimizin ve daha nice insanımızın ahları bunların üzerinde olmazdı. Bakınız sayın Hülya Erol, efsane şefimiz Aydın Yılmaz’a yaşatılanlarla ilgili uzun yıllar önce ne demiş. “Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olacak olan aşçılık okulunun da ortak mutfak dilinin eğitilmesi ve genç nesil aşçıların hem mesleki hem de kültür açısından yetişmelerini istemişti. Bu uğurda çok çalıştı ve çok yoruldu. Aşçılık camiasından destek yerine köstek gördü diyebiliriz. Ne yazık ki insanların egoları, güzel işler karşısında bile üste çıkabiliyor. O süreçte yaşadığı üzüntüleri ve bu üzüntüleri kendisine yaşatanları hiç affetmeyeceğini söylüyordu. Oyun içinde oyun oynamaya çalışanların, kendisine yapılan yanlışlar altında vicdan azabı çekeceklerini ve onları Allah’ a havale ettiğini söylüyordu.” -Hülya Erol

Yine efsane şefimiz Zeki Gülyiyen için herkesi saygı duruşlarına çağıranlar, herkesin bildiği o kişi veya kişiler dahil, şefimiz için saygı duruşunda bulunanlar ona az çektirmemişlerdir. Hayatları boyunca aşçılarımızın birliğini savunmuş olan bu efsane ustalarımız egoları yüksek özenti cahillerden az çekmedi. Bu cahiller insanların haklarına girmek bir kenara sektörün ve aşçılarımızın paramparça olmasına neden olmuşlardır. Bunları bilenler çok iyi bilmektedirler.

Sektörü, aşçılarımızı ve insanlarımızı bölerek paramparça etmiş olanlarla nasıl bir birlik tesis edebilirsiniz? Bunlar işlerine gelmeyenlerin sosyal medya hesaplarına bile tahammül edemiyorlar, engelliyorlar… İnsanların haklarını yiyenler, en faydalı insanlarımızı dışlayarak engelleyenler pişkin bir şekilde aile olmaktan bile bahsedebiliyorlar. Bunların farklı görüşlere zerre saygısı zaten yok. Bunlar birlik nasıl olunur, farklı görüşleri bulunan yetenekli insanları bir arada nasıl tutarsınız gibi önemli hususlardan bile habersizler. Bu cahillere ne anlatabilirsiniz? O yüzden bu cahillere bir şey anlatmak veya anlamalarını beklemek zaman kaybıdır. Bu cahiller sadece gösteriş yaparak ve gençlerimizin önünü keserek yıllardır oturdukları aynı yerde oturmaya devam edeceklerdir.

BUNLARI BİR ÇATI ALTINDA TOPLAMAK ASLINDA BASİTTİR

Bizler böylelerini bir çatı altında toplasak ne toplamasak ne ifade eder? Bunları bir çatı altında toplamak aslında en basit konulardan birdir. Bunların neye değer verdiği bellidir. Bunların birçoğunu değer verdikleri maddiyat ile, gösteriş ve sahte övgüler ile neredeyse her yerde satın alırsınız. Savunduğumuz tüm olguları savunmak yerine bu liyakatsizlere hak etmedikleri övgüleri düzenler gibi olsaydık; eğri yayı tuttukları gibi bizleri de el üstünde tutarlardı. Doğru oku elbette elde tutmazlar ancak doğru ok menzil alır.

Bunlar davamız dediği olguları para ile, makam ile de anında satarlar. Bunlar kardeşimiz, ailemiz dediklerini de aynı şekilde menfaat için anında satarlar. Bunlar işlerine geldiğinde mesleğimizdeki tüm değer yargılarımızı bile açık artırma ile satışa çıkartırlar, tıpkı geçmişte yaptıkları gibi… Bunlar aşçılık milli takımı görevlerini ve sorumluluklarını bile açık artırmaya çıkartarak emek-diploma hırsızı olan liyakatsiz dolandırıcılara peşkeş çekenlerdir.

Bunların olduğu yerde, bu parazitlerin ve asalak organizmaların olduğu yerde oluşturulacak olan birlik faydalı, dürüst insanlarımızın da zehirlenmelerine yol açar. Bu virüsü yıllardır kapmış olanlar ile bu virüse yakalanmayanların aynı yerde olması veya bir tutulması sadece ahmaklık olur. Bizim için en önemli olan birlik maddiyatla satın alınamayacak olanların birliğidir. Davamız dediği olguları ne pahasına olursa olsun sahiplenenlerin, savunanların birliğidir. Kardeşim dediklerine hiçbir dünyevi menfaat uğuruna ihanet etmeyecek olanların birliğidir. Asıl olan birlik mesleğimizde gerçekten liyakat sahibi olanlarla olmayanların her anlamda belli olduğu bir birliktir.

İşte tüm bunları değerlendirdiğimizde gerek Türkiye’de gerekse dünyada Türk mutfağına uygun olan liyakat sahibi kişiler zaten bellidir.

Bu güruhlarla beraber yürümek bir kenara Türk mutfağının mutlak çıkarları doğrultusunda aynı paydada buluşabilmek imkansızdır. Olasılık olarak bile olsa toplumda popüler olan güruhlarla önemli bilim-fikir toplantıları yapmak toplum nezdinde bazı insanların ilgisini çekebilmek, beğenilerini alabilmek adına siyasi veya politik olarak bizlere birtakım faydalar sağlayabilir. Ancak popüler oldukları kadar Türk mutfağı açısından gereksiz olan kişilerle ya da kuru kalabalıklar ile oluşturulacak olan birlikler, toplantılar gençlerimize ve Türk mutfağına hem bilimsel olarak hem de fikirsel anlamda hiçbir şey kazandırmaz.

Türkiye’de ve dünya genelinde Türk mutfağının dünü-bugünü ve geleceği ile ilgili olarak: Korku duymadan ulusal mutfağımızın içinde bulunduğu tüm zorluklarla alakalı şekilde gerçekten sağlıklı fikirler ortaya koyabilecek olanlar veya kendi alanlarında gerçekten ulusal mutfağımız adına liyakat sahibi olarak otorite diye gösterebileceğimiz kişi sayısı oldukça sınırlıdır. Bu yüzden bizim için yurt içinde ve tüm dünya genelinde Türk mutfağının beyini (beyin takımı) diyebileceğimiz kişilerin birliği önemlidir. Biz böylesi bir birliği savunanlarız. Birlikten bahsedip sadece kendilerine ait olan görseller ile ortaya çıkartılarak konuşanların samimiyetsizlikleri her hallerinden anlaşılmaktadır.

 

BİZE PARA İLE SATIN ALINANLARIN BİRLİĞİ GEREKMEZ

Bunlar dünde böyleydiler, ne yazı ki gelecekte de böyle olacaklar. Türkiye’deki aşçılık örgütlenmelerinin asıl gerçekleri ile söylemleri bambaşkadır. Yukarıda da ifade ettiğim gibi bunların içinde veya arasında söz sahibi olmak isteyenler çoğu yerde olduğu gibi sadece para-güç ile diğerlerine hüküm ederler. Bunların birçoğunu para ile kolayca satın alırsınız. Bize zaten böylesi birlikler gerekmez. Bizlere akıl ve mantığı ile düşünenlerin birliği gerekir. Bizlere değer verdiklerini, davam dediklerini ne pahasına olursa olsun satmayanların birliği gerekir.

Bu anlamda bizim çalışmalarımız belirli zümrelerin kendi menfaatleri için yaptığı gösterişlerinden ziyade Türk mutfağının ebedi varlığına katkı sağlayacak olan temel çalışmalardır. İşte bu yüzden kuru kalabalıklar kendi menfaatlerine dayalı gösteriş çalışmalarıyla ön plana çıkarlarken, bizler Türk mutfağının temeli olan dünyadaki emsalsiz çalışmalarımızı zamanı geldiğinde bütün dünyaya ilan etmekteyiz.

Uluslararası diye söylenenlerde dahil uzun yıllardan beri yurt içinde yapılan çeşitli etkinlikler sadece belirli firmalar, belirli şahıslar ve belirli çevreler dışında Türk mutfağına hiçbir şey kazandırmamıştır. Yapılan etkinliklerin yurt dışına yansımaları ya hiç olmamıştır ya da tahmin edilenden bile çok zayıftır. Buna dünya rekoru diye yurt içinde öne sürülen israflarda dahildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde önde gelen mutfak kültürleri kendilerine ait olan ürünlerini dünyaya kabul ettirtebilmek adına bizde olduğu gibi israf çalışmalarına asla imza atmazlar. Her açıdan dünya genelinde eksik olduğumuz ya da anlayamadığımız hususlardan biri de şudur: Dünyada özgün akademik ve bilimsel çalışmalar, gözlemler ya da araştırmalar gösteriş yapmaktan çok daha fazla önemsenmektedir. Bu konuyu ne yazık ki aşçılık sektörü içinde yer alan toplumumuzun çok az bir kısmı anlayabilmektedir. Gösterişten ziyade tarihi bilgilere dayanan bilimsel çalışmalara Türk mutfağı olarak yönelmeliyiz. Gençlerimiz tarihimizle birlikte Türk mutfağı öğrenmeye teşvik edilmelidir. Türk mutfağını tarihimizden ayrı olarak tetkik etmemiz veya değerlendirmemiz asla düşünülemez.

TÜRK MUTFAĞI ANAYASASI ÇALIŞMAMIZI GENÇLERE ARMAĞAN EDİYORUM

Daha önceden de beyan ettiğim fikirlerim dahilinde ve yukarıda yer alan düşüncelerim ışığında: 9 Eylül 2021 tarihinde ilan ettiğimiz Türk mutfağının anayasası gelecek nesillerimize ve Türk mutfağına önemli katkılar sağlaması amacı ile oluşturulmuştur. Türk mutfağı ile ilgili düşüncelerimizi kendi düşünceleri gibi benimseyen başta gençlerimize, aşçılarımıza ve tüm insanlarımıza 9 Eylül 2021 tarihinde ilan ettiğimiz Türk mutfağının anayasası çalışmamızı armağan ediyorum. 

Türk mutfağının dünya genelinde yaşadığı sıkıntılardan en önemlisi yemeklerinin belirli bir standart yapıya büründürülememiş olmasıdır. Bunu başarabilmek ve tüm yemeklerimizi dünya genelinde standart bir yapıya büründürmek oldukça zor bir görevdir. Ancak imkânsız değildir. Bu zorlu meseleyi uzun yıllardır göz ardı edenlerin birçoğu Türk mutfağı için taşın altına ellerini koymaktan hep kaçınmış olarak kamuoyunun gözünün içine baka baka etrafta sadece kendi gösterişleri ve menfaatleri ile faaliyetler yürütmüşlerdir. Bizler tüm dünyada Türk mutfağı olarak ve Türk aşçıları olarak her şeyden önce yurt içinde belirli standartları fikirsel anlamda taşıyacak şekilde bir hedef için bir araya gelmeliyiz, birlik olmalıyız ki tüm dünya genelinde ulusal mutfağımızı bir standarda kavuşturabilelim. Ancak sözünü ettiğim bu birlik hali hazırda bazılarının gösteriş ve çıkar amaçlı olarak kuru kalabalıklardan oluşturduğu bir birlik asla değildir. Bizim Türk mutfağı olarak tüm dünya genelinde kuru kalabalıklarla oluşturulan bir birliğe asla ihtiyacımız yoktur. Zaten bahsini ettiğim kuru kalabalıkların birçoğu liyakat esasına göre bir yerlere gelebilmiş olanlar değillerdir. Böylelerinin kişisel menfaatleri her şeyden ve tabi ki Türk mutfağından önce geldiği bilinmektedir. Bizler ise Türk mutfağının menfaatlerini kendi menfaatlerinden önde tutan liyakat sahibi insanların birliğine değer veriyoruz.

Uzun yıllardır Türk mutfağına en büyük zararları verenlerin kamuoyunun gözü önünde yaptıkları, bazı gazete kupürlerindeki ya da televizyonlardaki özentice söylemleri dahil olmak üzere ülkemizdeki kadim şehir isimlerini bile alakasızca-mantıksızca değiştirerek oluşturdukları gösteriş amaçlı tüm faaliyetleri bizlerin nezdinde hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu faaliyetleri yapanların ortaya koyduklarıyla ilgili yeterlilik düzeyinde bilgiye sahip olmadıkları, yaptıkları işlerle ilgili ehliyetlerinin olmadığı ve dünya genelinde Türk mutfağına ne derecede zarar verdikleri konusunda ise maalesef hiçbir fikirleri ya da bilgileri bulunmadığı da gayet açıktır. Bu yüzden bahsini ettiğim birlik sadece liyakat sahibi olarak kendi işlerinde ve kendi alanlarında yaptıklarıyla ilgili ehil olan bilinçli ve şuurlu kişilerle oluşturulabilecek bir birliktir. Bahsini ettiğim birlik Türk mutfağının menfaatine olan konularda gerçek fikirlerini gerektiği gibi asla belirtemeyen ve sadece boyun eğerek topluma otorite gibi sunularak bilirkişi zannedilen takiyeciler ile oluşturulacak bir birlik kesinlikle değildir.     

İŞLERİNDE EHİL OLMAYANLARLA OLUŞTURULACAK BİRLİKLERİN HİÇBİR ÖNEMİ YOKTUR

En önemli meziyetleri mutfak sanatları alanında mesleğimizle ilgili yaptıkları alakalı-alakasız işlerle sadece dikkat çekerek popüler olabilmek olanlarla, insanların emeklerini-ekmeklerini çalarak oturdukları koltuklara yapışanlarla, yıllardır aynı tas aynı hamam aynı yerde kopyala-yapıştır misali kalanlarla ya da işlerinde ehil olmayan veya yaptıkları işlerin neticeleriyle ilgili bilinçli olarak bilgi ve fikir sahibi olmayanlarla oluşturulacak olan birliklerin hiçbir önemi bulunmamaktadır. Neden mi? Bazı nedenlerini zaten yukarıda da ifade ettim. Ancak bu nedenleri daha da artırmak mümkündür. Neden bunlarla birlik olmanın bir faydası yoktur? Çünkü sözünü ettiğimiz bu güruhların ve onları toplumda popüler yapanlarla beraber hitap ettikleri kitlelerinin söyleyeceklerimizden anlayabilecekleri ya hiç yoktur ya da oldukça sınırlıdır. Yine bu güruhların kendilerinin çıkarları ve gösterişleri dışında Türk mutfağının faydasına anlatabilecekleri ya da elle tutulur söyleyebilecekleri bir şeylerinin olmadığı da geçmişten günümüze kadar yaptıklarına bakarak rahatlıkla anlaşılmaktadır. Özellikle gençlerimize örnek teşkil edecek şekilde asgari derecede bile olsa bu güruhların kendi gösterişleri ve çıkarları dışında uzun yıllardan beri bırakınız küresel anlamda yapamadıklarını, yurt içinde bile Türk mutfağı için hiçbir hedef belirlemedikleri veya varsa belirledikleri bir hedefleri; o olmayan hedeflerinin hiçbirini başaramadıkları şuur sahibi olan herkese aşikardır. Çünkü bunların çoğu düşünemeyen sadece belirli zekâ derecesine sahip kişilerce talimatla yönetilen kitlelerdir. Çünkü bunlar başarı sandıkları yerlere birilerinin adamı olmak suretiyle getirilenlerdir. Bu anlamda birçoğunun bazı yerlere nasıl geldiği, getirildiği ya da aynı yerde bazılarının nasıl kök saldığı gibi konular aslında sektörde susan ve bunlara yıllardır göz yumanların da malumudur.

MİLLİ ŞUURA DAYALI BİR BİRLİĞİ UZUN YILLARDIR DESTEKLİYORUZ

Ulusal mutfak kültürümüze dünya genelinde önemli kalıcı zararlar veren anlayışlar ile, ‘Gazi’-‘Kahraman’ unvanlı şehirlerimizin isimlerini dahi yozlaştıran alakasız-mantıksız-anlamsız ve  yabancı dile tercüme edildiğinde komik olan bazı etkinlik isimleri ile Türk mutfağı için bir arpa boyu yol alınabilecek olunsaydı; bunları yapanların çoktan bazı konularda küresel anlamda Türk mutfağı için elle tutulabilir bazı şeyleri net olarak söyleyebilmeleri gerekirdi. Ancak Türk mutfağı adına dünya genelindeki gerçeğimiz sektörümüzdeki belli kişilerin birçoğunun söylemeye çalıştıklarından çok daha farklıdır. İnsanları algılarla veya temeli, kaynağı hatta delili olmayan söylemlerle kandırabilirsiniz. Ancak dünya genelini gözlemlediğinizde ve somut verilere baktığınızda önümüze konulmak istenenle hakikatlerin çok daha farklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu hakikatleri bilmelerine rağmen görmezden gelenlerle bir birlik kurmak Türk mutfağına yıllardır olduğu gibi hiçbir katkı sağlamaz. Eğer bir birlik tesis edilecekse bizler milli şuura dayalı bir birliği efsane ustalarımızın gösterdiği hedefler doğrultusunda çok uzun yıllardır tüm engelleme girişimlerine rağmen desteklemekteyiz. Bu anlamda dünya genelinde oluşturduğumuz birlik içerisinde Türk mutfağına fayda sağlayacak olan liyakat sahibi tüm insanlar zaten bulunmaktadır.

En derin Sevgi ve Saygılarımla

Tolgahan Gülyiyen

logo-tolgahan.jpg

KONUYLA İLGİLİ OLABİLECEK OLAN BAZI BAĞLANTILAR

TÜRK MUTFAĞININ ANAYASASI İLAN EDİLDİ

TÜRKİYE’DEKİ AŞÇILIK ÖRGÜTLENMESİ

SEKTÖRÜMÜZDEKİ ZÜBÜKLER VE ZÜBÜKLERİN ŞEBEKELERİ

TÜRK MUTFAK SANATLARI

TÜRK MUTFAĞI SEFERBERLİĞİ 

 

 

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo