Ben Yapılması Gerekeni Yaptım…Toplumdaki Her Bir Bireyin Asıl Yapması Gerekeni Ama Menfaatlerinden Veya Çekincelerinden Ötürü Yapamadıklarını Yaptım…
Neden Mi Yaptım?
Aydın bir Türk genciyim. Aklım hür, vicdanım hürdür. Hür ve tam bağımsız olarak doğdum. Hür ve tam bağımsız olarak yaşayacağım. Ve vakti zamanı geldiğinde hür olarak öleceğim. Hangi meseleyle ilgili olursa olsun yer yüzündeki hiçbir fani kulun icazetine asla hiçbir zaman muhtaç olmadım. Hamdolsun kula kul olanların dininden de değilim. Kula kul olmayı reddeden ve cehalete karşı savaşanların soyundan geliyorum. Ben, cahiliye döneminin putperestlerinin yobazca, bağnazca uygulama ve anlayışlarını ayakları altına alıp çiğneyenin dinindenim.
Ben zalimlere ve onların tehditlerine 20 yaşımdayken bile boyun eğmedim. Boyun eğmediğim konularda gerekenleri gerektiği gibi yaptım. Onlara yıllar önce de söylemiştim. Sözümü tutmak için yaptım.
Biz Türkler; bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz. Bu anlamda faşizan tutumlara, baskı ve dayatmalara kadim tarihimiz boyunca asla boyun eğmedik, hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Aşçılık sektöründe de boyun eğenlerden olmadığım için yaptım. Özgür, hür ve bağımsız yaşamayacaksak hiç yaşamayalım diyenleriz. Özgürlüğümüzü kısıtlamak istemiş olanlara ve hakkımızı gasp etmek isteyerek emek hırsızlığı yapmış olanlara karşı en doğru olanı, en uygun şekilde yaptım.
Neden Mi Böyle Yaptım?
Yapılması gerektiği için yaptım, inancımız olduğu için, inancıma uyduğu için yaptım.
Bilirim ki toplumun bir bölümü emek hırsızlarını ve dolandırıcıları alkışlayabilirler. Ancak benim inancıma uymadığı için ben onları hiçbir vakit alkışlayanlardan asla olmadım. Bu yüzden yaptım. İsteyen kendi inancına göre istediğini alkışlamaya devam edebilir. Fakat benim inancımda tehdit ve baskılar ile insanları dolandıran emek gaspçılarının asla alkışlanmaması gerektiği için; ben böyle yaptım.
Yazılı olarak “Aşçılık camiasından silinir gidersin…”, telefonda ise “Biz Zeki Gülyiyen’i idare ediyorduk, Bir Zeki Gülyiyen daha istemiyoruz.” hadsizliğinde ve tehditlerinde bulundukları için yaptım. Onun varlığında gıkları çıkmayanların, bugün yine en az onun gibi olan oğlunun varlığı karşısında nasıl gıklarının çıkmadığını cümle alem görsün, bilsin ve duysun diye yaptım.
Şimdi onlar geçmişte dedikleri gibi güya Zeki Gülyiyen’i idare ediyorlardı ve bir Zeki Gülyiyen daha istemiyorlardı ya hani… Asıl biz onları idare ettik meydanı onlara yıllarca bıraktık. Bunu bilsinler diye yaptım. Şimdi o meydanlarda asıl konuşulacak olanlar hatta yıllarca asıl konuşulması gerekenler bunların yaptıkları hukuksuzluklar olacaktır, olmalıdır. Onlar bunları meydanda konuşmak ya da konuşturtmak istemese bile tarih yazacaktır. Tarihimize herkes hak ettiği şekilde yazılsın diye yaptım. Onların yaptıkları ve yapamadıkları Türk mutfak sanatları tarihinde eminim ki yüzyıllar boyu dürüst ve namuslu insanlarımız tarafından hep dilden dile anlatılarak konuşulacaktır.
Yüzlerine tükürülmesi gerekenlere karşı aslında toplumun büyük bir bölümünün kendi çıkarları için veya korkuları için yapmak isteyip de yapamadıklarını yaptım. Asla pişman değilim. Hiçbir zaman da pişman olmayacağım. Çünkü aydın toplumlarda emek hırsızlarının ve dolandırıcıların asıl görmesi gereken muameleyi; ben emek hırsızlarına ve dolandırıcılara karşı gösterdim. Eğer toplumumuz içinde herkes bu şekilde davranabilseydi, belki de günlük veya ömürlük hayatlarında hangi konuyla ilgili olursa olsun şikâyet ettikleri ile ilgili hiç kimse asla şikâyet etmek zorunda kalmazdı. Aşçılık sektöründe mağdur edilenler veya bu şarlatanların deyimiyle piyasadan silinenler, birçoğunun göstermesi gereken tepkiyi göstermediği hatta şarlatanlara alkış tutulduğu için de mağdur olmuşlardır. Ancak vicdan sahibi olanlar böylelerini hiçbir zaman hiçbir yerde onaylayıp, alkışlamayacaklardır. Vicdan sahibi olanlar ve vicdan sahibi olacak olan gelecek nesillerimiz, gençlerimiz tüm bunları iyi okusunlar ve bilsinler diye yaptım.
Sağım, solum, önüm ve arkam ben buyum. Kimseden icazet almaya gerek duymuyorum. Yazıp söylediklerimizle ilgili tarihe ve Türk milletine karşı da bütün sorumluluk tamamen bana aittir. Kimse çekinmesin, kimse korkmasın. Çünkü haklı olduğumuz konular en güçlü olduğumuz konulardır. Suçlu olanlar, hukuksuz olanlar, kanunsuz olanlar ve işlerini gizli kapaklı çevirenler asıl korkmaları ve çekinmeleri gerekenlerdir. Onlarda kesinlikle bunun farkındadırlar. O yüzden sesleri çıkamamaktadır. Keşke 26-30 Ağustos 2009 tarihlerinde yazıp, telefonda ifade ettiklerini tekrar yapsalardı. Tekrar taşeronlarıyla o zalimliklerini yine yapsalardı. Ama onlar her zaman olduğu gibi sadece zayıflar karşısında kendilerini ve zalimliklerini gösterirler. Zalim oldukları için ve güçsüzleri ezdikleri için yaptım. Başkalarının haklarına girerek bir yerlere geldikleri için yaptım. Ben yapılması gerekeni, yapılması gerektiği gibi yaptım.
Son olarak herkesin bilmesi ve üzerine düşünmesi gereken şu sözler ile yazımı sonlandırıyorum;
“Eğitim, kültür ve bilgi aydınlığa açılan en geniş penceredir. Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder. En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır. Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir; yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller istiyor.
Bizim akıl, mantık ve zekâ ile hareket etmek şiarımızdır. Bütün hayatımızı dolduran vak’alar bu hakikatin delilidirler.
Bu millete gideceği yolu gösterirken Dünya'nın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkiyatından istifade edelim, lâkin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz.”
En Derin Sevgi ve Saygılarımla
Tolgahan Gülyiyen
KONULARLA İLGİLİ OLABİLECEK ARŞİV BAĞLANTILARI
SEKTÖRÜMÜZDEKİ ZÜBÜKLER VE ZÜBÜKLERİN ŞEBEKELERİ
PİYASADAN ADAM SİLME ŞEBEKESİ - CEVAPLAR ARANIYOR ÇAĞRISI