MENGENLİ DUAYEN ŞEFİMİZ RAİF YAMAÇ - Türk Mutfağı Hareketi

MENGENLİ DUAYEN ŞEFİMİZ RAİF YAMAÇ

10 Haziran 2018 yılında vefat eden Duayen meslektaşımız, şefimiz Raif Yamaç’ı saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.
Raif Yamaç Türkiye’nin ve Mengen’in yetiştirdiği önemli duayen şeflerimizdendir. 1947 doğumlu olan Raif Yamaç Türkiye’de ve İngiltere’de önemli otel ve restoranlarda aşçıbaşı olarak görev yapmıştır. İngiltere’nin başkenti Londra’da kendisine ait restoranında uzun yıllar klasik Türk mutfağını başarılı bir şekilde temsil etmiştir. Çok uzun yıllar Türk mutfağını yurt dışında daimi bir elçi gibi temsil eden Raif Yamaç’a bir kez daha Allah’tan rahmet, sevenlerine sabırlar diliyoruz. Vefatının 2. yıl dönümünde geride kalanlardan Raif Yamaç için hayır duaları istiyoruz. Allah yapacağımız duaları tüm ölmüşlerinizin ruhları içinde dergâh-ı izzetinde kabul buyursun inşallah.

 

Raif Yamaç kurucumuz Tolgahan Gülyiyen'in aynı zamanda dayısıdır. Kendisi bu günün anlamına binaen sizlerle paylaştığımız aşağıdaki yazıyı dayısı Raif Yamaç için kaleme almıştır.

 

"Raif Yamaç, dayılarım içinden bir dayı,

O Mengen’in ve Türkiye’nin gizli kıdemli duayen şeflerden sadece birisidir. Gizli diyorum çünkü ömrü boyunca mesleğini en iyi şekilde icra etmiş uzun yıllar Türk mutfağını yabancılara tanıtmıştır. Sade, gösterişten uzak ve asla birilerine kendini kanıtlama amacı gütmeden sadece işini en doğru, en sağlam ve en iyi şekilde yapabilmek için ömrü boyunca çalışmıştır.

Raif Yamaç, uzun yıllar çalıştığı ve yaşadığı gurbet toprağını bastığı memleket toprağından ayırt etmemiştir. Bastığı her toprağı kendi vatanı saymış ve Türk mutfağını ailesiyle beraber uzun yıllar boyunca başarılı bir şekilde İngiltere’nin başkenti Londra’da temsil etmiştir.

Rahmetli babamı kaybettikten sonra onun ile olan anılarım elbette önem verdiğim anılar içinde yer almaktadır. Birincisi olduğum üniversitenin Aydın’daki mezuniyet törenine onun ile beraber giderken yanımda İngiliz dedikleri dayım vardı. Aydın yollarında ve içinde hatta daha öncesinde ve sonrasında onun ile olan anılarımı burada anlatmak uzun olacaktır. Bunlar ancak genel anlamda tümüyle ele alınabilecek bir kitabın konusu olabilir. Raif dayımın babamı yeni kaybettiğim o zamanlar içinde benim gıyabımda neler dediğini ve düşündüğünü ise daha yeni yakın zamanda o öldükten bir süre sonra örenmek nasip oldu.

Irkı bir kenara bırakalım. Gurbetçilere koydukları şu nitelemeler, sıfatlar ya da isimler; belki bazılarının bu konulardaki söylemleri çok masumca ve gerçekten karşısındakinin kendisiyle olan samimiyetine göre. Ancak bazılarınınki ise bilinçaltının dışavurumu ve her şakadaki bir gerçeklik payının olması gibidir. Bu kimileri için masum duygular ile kimileri için imrenmek ile bazıları için kıskançlıkla açıklanabilir diye düşünüyorum. Belki de bazıları için ise onun gibi olmak istemelerine rağmen olamamak ile ve en azından öyle bir ihtimalin dahi olmaması ile bu durumlar açıklanabilir. Bu durumlar başkaları için her ne ile açıklanırsa açıklansın ya da kim hangisinden kendisine pay çıkartışa çıkartsın benim tanıdığım dayım Raif Yamaç başkaları için her şeyden önce hoşgörüye ve saygıya sahipti.

Genç yaşlarda gurbete düşenleri en iyi yaşayanlar bilir ve anlar. Gurbet dedikse gurbet gibi gurbettir o. Ne bir elin balda, ne bir elin yağda olur. Sırtını fani hiç bir şeye dayamadığın bir gurbettir o. Harbi gurbettir. Ders almasını bilene çok şey katan gurbettir. Yaşamayanların çok azının anlayabileceği bir gurbettir. Ancak o harbi gurbette yaşayanlara ve çalışanlara bulundukları ülkelerin adıyla ilgili olarak lakaplar takanlar nereden bilsinler bunun ne demek olduğunu. Kolaydır isimleri yerine Almancı, İngiliz... Vb. gibi kelimeler ile nitelemek. Ziyadesiyle kolaydır. Böyle anlayışta olanların öz memleketinde kendi kültür değerlerine ne derecede bağlı kalabildiklerini sorgulamaları herhalde böyle yapanlar açısından en doğrusu olurdu. Acaba farklı memleketlerin insanları tersi durumlar için kendi memleketlerinin insanlarına benzer ifadeler, takma isimler ve değişik lakaplar kullanıyorlar mıydı? Yoksa bu sadece Türkiye içinde yerleşmiş bir olgu muydu? Eğer öyle ise acaba sebepleri ne olaydı?  Ecdat ve atalar ne güzel söylemiş iğneyi önce kendine çuvaldızı başkasına batır diye. Ancak önce kendimde dâhil olarak kaybettiklerimizi birlikte hep beraberce bulabilmeyi umuyorum, düşlüyorum ve hayal ediyorum.

Rabbim Allah’tan dayımın taksiratını affeylemesini diliyorum. Peygamberimiz Hz. Muhammed(S.A.V.)’in şefaatine nail olabilen bahtiyar kulları arasına onu da katıp cennetine almasını Cenabıhak’tan niyaz ediyorum. "

Tolgahan Gülyiyen

 

TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ

tmdh_logA.png

 

 

 

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo