ÇİĞNENMEK İSTENMİŞ OLAN O SANCAĞIN SON BAYRAKTARIYIM
Sayın Tolgahan Gülyiyen'in efsane şefleri anma haftası bitiminde çekilmiş, ancak yayınlanmamış olan konuşma vidyosunu ve aşağıdaki ek açıklamalarını sizlerle paylaşıyoruz.
Zeki Gülyiyen’e bir söz vermiştik.
Her şeyden önce ALLAH’a, bu günü tüm dostlarımıza ve bana görmeyi nasip ettiği için çok şükür ediyorum. Zaferin sahibi olan Allah’ın izni ile bu gün onurlu ve gururluyum.
Yaklaşık 11 yıl önce Zeki GÜLYİYEN’i mezara ellerim ile koyup üzerine bir avuç toprak attığımı orada bulunanlar çok iyi hatırlayacaktır. İşte o gün öldü sanılan Zeki Gülyiyen’e bir söz vermiştik. O gün öldü sanılan Zeki Gülyiyen’in aslında ölmediği, onun silinmek istenmiş olan davasının silinemediği bu gün anlaşılmıştır. Evet, Zeki Gülyiyen’in vizyonu ve duruşu birçoklarına sektörde fazla gelmiştir. Herkesin çok iyi bildiği ve hatırladığı gibi kendisinin ufku ve vizyonu dar gelen köşelere, sınırlara sığamayacak kadar genişti. Tıpkı benimde ondan sonra aynı vizyon ile sınır koyanlara fazla gelmiş olmam, yaşadıklarım ve maruz kaldıklarım gibi. Evet, Zeki Gülyiyen aşçılık sektörüne sığdırılamayacak kadar geniş bir vizyona sahipti.
Her zaman akıl ve mantığımızı kullandık. İlimle, bilimle araştırarak tarafsızca düşündük, fikir edindik ve edinmekteyiz. İşte bu yüzden her şeye inanmamak için geçerli nedenlerimiz vardır. İşte bu yüzden her konuda düşünerek soru soran, sormadığımız soruları da düşünen bir yapımız vardır. Tüm yaşanmışlıkları, nasıl mücadeleler verdiğimizi ve tarihimizi unutmamız ne mümkün.
Allah'ın elinde olanlar için onun yarattıklarına boyun eğmiş olsaydık, bizleri yaradan ALLAH’ın bize garanti ettiği sözüne inanmamış olurduk.
Bizim gibilere zulmü reva görmüş olanların bir kısmı Zeki Gülyiyen’in ardından “Baban abimizdi, Bir Zeki daha istemiyoruz.” gibi cümleler kurarak bana onun gibi olmamayı öğütlemişlerdi. Kendileri gibi dar bir vizyona sıkıştırılmamızı ve hatta boyun eğerek her doğruyu söylemememizi tavsiye etmişlerdi. O gün atılan o mesajlar ve telefon konuşmaları hala dün gibi zihnimdedir ve yerli yerince durmaktadırlar. Çeşitli tehditlerin yanı sıra, rızkımızı bile ellerinde sanarak ona dahi göz dikmişlerdi. Bu zihniyetler yenilmeye mahkûmdur. Onlara 11 yıl önce de dediğimiz gibi rızık ve diğer tehdit ettikleri her şeyimizin yegâne sahibi Allah’tır diyebilmiştim. Allah'ın elinde olanlar için onun yarattıklarına boyun eğmiş olsaydık, bizleri yaradan ALLAH’ın bize garanti ettiği sözüne inanmamış olurduk. Çok şükür ki ben 20 yaşımda dahi onlara ilgili mesajlarda bu sözü söylemiş biriyim. Bu gün Hak üstün gelmiştir. Hak geldi batıl zail oldu. Batıl her zaman zail olmaya mahkûmdur.
ALLAH’ın takdiri ile, silinmek istenmiş olan Zeki Gülyiyen ve onun kutsal davam dediği Türk mutfağı için olan tüm idealleri ve fikirleri onun kendi adı ile tüm Dünya üzerinde en üst derecede gerçekten hak ettiği şekilde kendisine yer edinmiştir.
Çiğnenmek istenmiş olan o sancağı tüm engellere ve zorluklara rağmen Dünya’nın başkentinde açıp, göndere çekerek tuğu ile beraber diken atasının son bayraktarı Tolgahan’ım.
Allah’ın izni ve inayeti ile ben, bu gün Zeki Gülyiyen’in yere atılan, düşürülen ve dahi silinerek çiğnenmek istenmiş olan o sancağını tüm engellere, zorluklara rağmen yerden kaldırarak, Dünya’nın başkentinde açıp, göndere çekerek tuğu ile beraber diken atasının son bayraktarı Tolgahan’ım. Ben ata mesleğimiz olan aşçılık ve mutfak sanatları alanında sancak açarak, sancak taşıyan ve tuğ diken babam gibilerin soyundan gelen Tolgahan’ım. Babam’ın bana olan vasiyetini tamamlayarak bu bayrağı ve sancağı tüm Dünya’ya mâl ettim. Bu ağır sorumluluğu layıkıyla taşımış olmanın onurunu ve mutluluğunu herkesle paylaştım, paylaşıyorum. Bu ağır sorumluluğun hafiflemiş olması bundan sonra asla rehavete kapılacağımız anlamını taşımamaktadır. Aksine daha da çok çalışacağız. Az zamanda yaptıklarımızın üzerine çok daha fazlasını koyma gayreti içinde olacağız.
Bu sancaktır ki bu gün tüm Dünya’ya mâl olmuştur.
ALLAH ömür verdikçe Zeki Gülyiyen’in bu sancağı gönderde dalgalanacak olan sancaktır. Bu sancaktır ki bu gün tüm Dünya’ya mâl olmuştur. Bu sancak silinmek istenmiş ama silinememiş olan sektördeki herkesin çok iyi hatırlayacağı o sancaktır. Bu sancağı benden sonra taşımak isteyen diye bir anlayışımız asla yoktur. Çünkü bu sancak bu gün ve gelecekte onu taşımak isteyen “biz” diyen, gerçek manada “Türk mutfağı ”diyen, mutfağımızın ve mesleğimizin tüm değerlerini savunan herkesin adına tüm Dünya’daki ortak temsil sancağıdır.
Bu gün bizler elbette istikbale bakıyoruz. Ancak geçmişte yaşanmışlıkları unutmuyor ve hepsini çok iyi okuyarak bunlardan ders çıkartmış bulunuyoruz. İşte tamda bu yüzden aradan geçen uzun zamanda yaptığımız analizleri ve dokümanları ile beraber her zaman arşivlenmiş bir şekilde aklımızda, zihnimizde hep taze tutacağız.
Ben 20 yaşında çok şeyi gören, anlayan ve analizleri çok iyi yapan Tolgahan.
İleri görüşlü olmak 1 adım sonrasını düşünmek, yarını mı hayal etmekti? Yoksa uzun yıllar sonrasını dahi görerek hayal edebilmek miydi? Ne olursa olsun ben bu gün ALLAH’a sonsuz şükür ediyorum. Çünkü o bana bu fani hayatta birçok yetenek vermiştir. Ben 20 yaşında çok şeyi gören, anlayan ve analizleri çok iyi yapan Tolgahan. Ama o zamanlar bunlara kulak asmamış olanlar, görmezden gelmiş olan koca koca insanlar, beni ya anlamadılar veya işlerine öyle geldi, getirildi.
Vicdan sahibi herkese sorarım.
Şimdi vicdan sahibi herkese sorarım, deli-divane olan okuyan, yerli yerinde tespitler yapan ve bunları başarmış bir şekilde ileriyi gören midir? Yoksa oturup kaldıkları yerde hak yiyerek bulunanlar, gösteriş dışında başkaca bir şey üretmeden, başaramadan kalanlar mıdır?
Şimdi sorarım üstün olan ALLAH’ın takva sahibi, ilim verdikleri kulları mıdır yoksa okumaktan ve düşünmekten aciz olanlar mıdır?
Yanılan sadece bir tek ALLAH’a eğilip kul olan, sadece ona tapan ve inanıp bir tek ona tevekkül eden bu yüzden kul kısmı içinde dik kafalı olarak ilan edilmek istenmiş olan Tolgahan mıdır? Yoksa dilleri ALLAH diyen ancak paraya, güce ve Dünyalıklara tapmakta olan, tapan ve tapmış olanlar mıdır?
O halde her kim geçici heveslere, Dünyalıklara, fanilerin gücüne ve paraya tapmışsa yaptıklarıyla ve taptıklarıyla haşr olunsunlar. Çünkü ben bir tek ALLAH’a kul olarak ona tevekkül etmiş olarak her şart altında dün olduğu gibi yine aynı savunduğum değerleri savunuyor olacağım. ALLAH mühlet verdikçe de bu şekilde her zaman bir tek beni yaradan rabbime boyun eğerek yaşamaya devam edeceğim. Tıpkı babam Zeki Gülyiyen gibi. İşte bizim gibi kullar bu nedenlerden ötürü bedeller ödüyor olsa da buda bizim gibilerin bu fani hayatta sınavı olsa gerektir. Asla şikayet etmedik. Çünkü Allah'ın rızasının olduğu yerde onun kullarının rızasına bakmadık, aramadık ve asla istemedik. Çünkü Rabbim ne eylemişse hep güzel eylemiş. Bundan sonrada o ne eylerse yine hep güzel eyler.
TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ