ALBERT EİNSTEİN ANCAK BULAŞIKLARI YIKAYABİLİRDİ
ALBERT EİNSTEİN ANCAK BULAŞIKLARI YIKAYABİLİRDİ
Son günlerde Twitter'da paylaşımlar yapan Sayın Tolgahan Gülyiyen yeni bir paylaşımında Mehmet Yalçınkaya'nın da kopyacı olduğunu düşündüğünü ifade ederek bu düşüncesini destekleyen örneklere işaret etti.
Paylaştığı twitlerde kültürel değerlerimizle birlikte ahilik, esnaf lokantacıları ve Türk mutfağı konusu üzerine son dönemde bilir kişi gibi çıkanlara işaret eden Sayın Tolgahan Gülyiyen, "Bunlar ve tüm kopyacılar zaten bildiklerini duayen değerlerimizden hiç öğrenmediler. Bunlar bildiklerini ve kitaplara yazdıklarını kendi başlarına öğrenip hep keşif ettiler. Hatta öyle zekilerdi ki mutfaktaki Albert Einstein olsa çırak olamazdı, o ancak bulaşıkları yıkayabilirdi." ifadelerine de yer verdi.
Kendisinin paylaşımı ve twitlerinde yer alan yazıları şöyle:
#mehmetyalçınkaya’nın da kopyacı olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemi destekleyecek birçok örnekte verebilirim. Tek örnek videodaki konu elbette değildir. Uzun yıllar önce ayakkabıda yemek sunumundan girdi, bu günlerde ise Ahilik kültürüne ve esnaflarımızın kaybolan++ https://t.co/r95tiu7AeH pic.twitter.com/F6swaTI718
— Tolgahan GÜLYİYEN ? (@TolgahanGulyiyn) December 17, 2022
"Mehmet Yalçınkaya'nın da kopyacı olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemi destekleyecek birçok örnekte verebilirim. Tek örnek videodaki konu elbette değildir. Uzun yıllar önce ayakkabıda yemek sunumundan girdi, bu günlerde ise Ahilik kültürüne ve esnaflarımızın kaybolan değerlerine duyarlıymış gibi davranarak çıktı. Bu sürecin arasında kalan süre zarfı içerisinde ise günümüze kadar tüm söyledikleri ve yaptıkları karşılaştırılırsa, düşüncelerimi destekleyecek birçok örnekte ortaya çıkmaktadır. Türk mutfağına geçmişte yaptığı bir hakareti için yazdığım yazıları engellemek adına amcasının oğlu Alaattin Yalçınkaya aracılığı ile yaptırdığı piyasadan silme tehditlerini saymıyorum bile…
Ahiliği, esnaf kültürünü anlatan arkadaşımız Mehmet Yalçınkaya acaba kimlere özenmişti...Gerçekten Ahiliği ve esnaf lokantacılığının derlerlerini iyi bilenleri çağımızda bulabilirseniz sorun bakalım: Ayakkabıda yemek sunanlara ne diyecekler…
Eğer haberleri olsa ayakkabıda yemek sunanları bırakın aralarına kabul etmeyi onlara röportaj vermeyi kabul edecekler mi...
Yıllarca sosyal medya hesabında meslek öğrendiği ustalarını hatırlamaktan bile imtina edenler; konu o ustaların veya nesli tükenen esnafların manevi değerleri üzerinden para kazanıp, prim yapacakları sözde belgesel-programlara gelince sosyal medyada en önde paylaşıyorlar dimi…
Oysaki değerler, değerimiz ve kültürümüz olduğu için unutulmaz hatta yaşanarak yaşatılır. Ama bizdekiler zaten yaşamadıkları kültürü önce kendilerinde yaşatmak yerine öldürürler ki kendileri kalan kırıntılarla duayenlerimizden hiçbir şey öğrenmemiş gibi davranabilsinler.
Zaten yaşamadıkları kültürü öldürürdüklerini ve bu şekilde kültürümüzü yozlaştırıp yok ettiklerini de hiç anlayamadılar. Çünkü menfaatleri için vecde geldiler… Öyle ki gözleri menfaatlerinden başka hiçbir şey göremez oldu. Amaç, kültürümüzü yaşatmak değil,menfaat kazanmak oldu.
Yaşayan kültürlerimizi ve değerlerimizi hatırlayanlar ise sadece onların üzerlerinden para kazanacakları vakit hatırladılar. Ah şu para ve menfaat kazanmak… İşte bu ikisi insanoğluna aslında hiç değer vermediğini ama değer veriyormuş gibi maske takarak davranmasını bile sağladı.
Paul Bocuse ve Auguste Escoffier gibi yabancı mutfakların değerlerini paylaşıp onların ölüm yıl dönümlerini hatırlayarak paylaşanlar; sanki bizim mutfağımızın birer değerleriymiş gibi onları rol model alıp örnek gösterdiler.(sanki onlarla çalışıp onlardan meslek öğrenmişçesine)
Söz konusu kendi ustaları hatta meslek öğrendikleri ustalarımız olunca ve işin içinde para-prim-reklam-gösteriş olmayınca; değerlerimizi birkaç yıl sadece bazı haberlerde yer almak için anıp hatırladılar. Bunu da yine sadece kendi kazançları ve gösterişleri için yapmışlardır.
Sonraları ise değerlerimizi unutturdular hatta onların adını silip unutulmaları için bile çalışıp çabaladılar. Çünkü artık onları kullanarak gelecekleri noktaya geldiklerini ve alacaklarını zaten aldıklarını düşündüler. Artık sadece kendi isimleri ve şahısları var olabilirdi.
Bunlar ve tüm kopyacılar zaten bildiklerini duayen değerlerimizden hiç öğrenmediler. Bunlar bildiklerini ve kitaplara yazdıklarını kendi başlarına öğrenip hep keşif ettiler. Hatta öyle zekilerdi ki mutfaktaki Albert Einstein olsa çırak olamazdı, o ancak bulaşıkları yıkayabilirdi.
Tüm bunlara rağmen birazcık arşiv bilgisi ya da hafızası olanlar sektörümüzde bulunan ve omurgasız şekilde davranmış olanları çok iyi ayırt edebilirler.
Nereden geldiklerini sadece prim kasmak veya para kazanmak için hatırlayanlar ise elbette yazdıklarımı anlayamazlar. Anlasalar da anlamamak işlerine gelir.
Görüntüler Sayın Hülya Erol'un sayfasındandır. Yıllardır kültürel değerlerimizi hiçbir beklentisi olmadan sosyal medyasından da tanıtıyor. Diğer çoğunluk ile asla karıştırmayalım.
Teşekkürler Hülya Erol"
-Tolgahan Gülyiyen
TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ