AYAKKABIDA YEMEK SUNMAKTA ESNAF LOKANTALARINDA VAR MI DİYE SORDU

AYAKKABIDA YEMEK SUNMAKTA ESNAF LOKANTALARINDA VAR MI DİYE SORDU

AHİLİKTE VE AHİLİĞE DAYANAN ESNAFLIK ANLAYIŞINDA AYAKKABIDA YEMEK SUNMAKTA VAR MI DİYE SORDU

Kurucu Başkanımız Sayın Tolgahan GÜLYİYEN, TRT’de yayınlanan Pelin Çift ile Gündem Ötesi programına katılarak değerlerimiz ve ahilik kültürü üzerine konuşan Mehmet Yalçınkaya’ya sorulması için programda yayınlanan #BizimOralarda başlık etiketini kullanarak düşüncelerini yazdı.

Her fırsatta esnaf lokantalarından yetiştiğini ifade edebilen Mehmet Yalçınkaya'ya "Esnaf lokantalarında ayakkabıda yemek sunmakta var mıdır?" diye sordu. 

32145654-mehmetyalcınkaya2022image_6487327_2.JPG

Ayakkabıda Yemek Sunumu Arşiv: https://www.tmdh.net/duyurular/item/573-ayakkabi-sunumuyla-ilgili-basinin-iki-yuzlulugu.html

Türkiye’de bir yemek programı sayesinde üne kavuşturulmuş olan Mehmet Yalçınkaya’ya iletilmesi için düşüncelerini paylaşmış olan Tolgahan Gülyiyen, “#BizimOralarda insanlara bu tarz mesaj atıp yıllarca sektörümüzde işlerine gelmeyen insanları piyasadan silenlerden sadece biri olan #mehmetyalcınkaya Ahilik kültürünü, geleneklerini ve meslek ilkelerini (dürüstlük dahil) TRT-1’den anlatıyor. Çok enterasan ve oldukça trajikomik…” ifadelerini kullandı ve “#BizimOralarda Mehmet’in anlattıklarını düşünürsek bizim kültürümüzde ve ahilik geleneklerinde ayakkabıda yemek sunumu yapmak var mıdır?” Diye sordu.

Sayın Tolgahan Gülyiyen’in programda sorulması için ilgili başlık etiketine göndermiş olduğu yazı dizilerinin tamamına aşağıda yer alan bağlantı ve görsellere tıklayarak ulaşabilirsiniz.

 

TMDH ARŞİV

#BizimOralarda insanlara bu tarz mesaj atıp yıllarca sektörümüzde işlerine gelmeyen insanları piyasadan silenlerden sadece biri olan #mehmetyalcınkaya Ahilik kültürünü, geleneklerini ve meslek ilkelerini (dürüstlük dahil) TRT-1’den anlatıyor. Çok enterasan ve oldukça trajikomik…

#BizimOralarda şu dakikalarda usta-çırak ilişkisine ve ahilik geleneklerine kendi söylemiyle “2 günlük ders çalışma sürecinden sonra” TRT’de değinmekte olan #mehmetyalçınkaya ‘ya şunu sorun:+

Ağustos-2009’da neden usta-çırak ilişkisine ters düşen sözler söyleyip mutfak kültürümüze hakaret ettiğinden ötürü Tolgahan Gülyiyen hakkında yazı yazmış ve o yazıdan sonra bu mesajları niye amcaoğluyla konuşup attırtmış?

Ek olarak: Ayrıca #BizimOralarda şu anda mesleğimizle ilgili olarak Ahilik ve meslek etiği gibi konulara, ilkelere (dürüstlük dahil) değinen #mehmetyalçınya ‘ya aşağıdaki soruyu sorabilirseniz bu soruyu da ekleyin

#BizimOralarda Mehmet’in anlattıklarını düşünürsek bizim kültürümüzde ve ahilik geleneklerinde ayakkabıda yemek sunumu yapmak var mıdır? Eğer #mehmetyalçınkaya’ya göre de böyle bşy yoksa o zaman neden basın burada yanlı ve iki yüzlü davranabiliyor?

Mehmet Yalçınkaya’ya elbette biri bunları da iletir:Gençlerimize Türk mutfağını ve yemeklerimizi öğrenmeye teşvike çalışırken Anthony Bourdain’ı okumayı öğütlemek yerine; kendisi önce akrabalarına da meslek öğretenleri yani bizim kahramanlarımızı öğrenmeyi gençlere tavsiye etsin.

Mehmet’in TRT’de adını andığı Ferran Adrià’nın dâhi olduğu konusu: Ferran bir dâhi midir değil midir? Jose Andres’den dolayı bildiklerimle ve değişen dünya şartlarına göre de şekillenen tercihlerle yorumlarsam o konu çok ama çok tartışılır. Bunun cevabını ilerde tarih verir.

Mehmet Yalçınkaya, 35 yıl boyunca bir şekilde kendisine meslek öğretmiş olanlardan tek bir ustamızın(tanıyalım-tanımayalım) ismini programda andı mı? Ahilikte sahte vefa yoktur özde vefa vardır. O zaman ahiliği sözde bilirkişi ve uygulayıcı gibi anlatanda(yazanda) nerede o vefa?

Mehmet Yalçınkaya kimlerin ismini saydı? Ateşbaz-ı Veli’yi mi? Türk mutfağına değer katan, vizyon katan ustalarımız: Aydın Yılmaz’ı mı? Zeki Gülyiyen’i mi? Cemal Türkan’ı mı? Ümit ustamızı? Ve daha nicelerini mi? Hayır Hiçbirini!

Yabancıların kahramanlarını sayıp kendince ahilikten, Türk mutfağından ve ‘kadim’ değerlerden sözde bahsetti. Değerlerimizin unutulduğunu söyleyip kendi unuttuklarını ise aslında Everest’in tepesinde olan egosundan hiç göremedi.

Bunlar yabancıların birbirlerine sahip çıktığı kadar bize değer katmış olan ustalarımıza asla özde sahip çıkmazlar. Bunlar değerlerimiz yaşarken o ustaların ağızlarının içine menfaatleri için düşerler.Vefat ettiklerinde ise mezara gidip fotoğraflarla sektör basınına poz verirler.

Bir kaç yıl kendi isimleri ile sektörel basındaki adamlarıyla anarlar. Sonra tamamen unuturlar. Sanki mesleği kendileri öğrenmiş ve kendileri olarak var olmuş gibi röportaj verirler. Dillerinde yabancıların kahramanları da asla eksik olmaz. Auguste Escoffier, Paul Bocuse vb. gibi

Hatta birçoğu yabancı mutfak kültürlerinin kahramanlarını ölüm yıl dönümlerinde sosyal medya hesabından bile paylaşır. Sanki onlarla çalıştılar veya onlardan meslek öğrendiler…

Bunların sadece dillerinde Türk mutfağı vardır. Kalplerinde ise yabancı şefler ve yabancı mutfak sevdaları bulunur. Bunlar kendi mutfak kültürümüzü yozlaştırmaya mesleki dilimiz üzerinden bile uydurukça ile devam ederler.

Bunlar yolunu bulup TRT gibi kanallara çıkacak düzeyde bir çevreye erişince ise bize kendi esas öz profilleriyle aslında hiç uyuşmayan konularda ahkam keserler. Herhalde tüm bunların da adına literatürde takiye denir. Bunu yapanlara da takiyeci denir.

Bakınız bizdeki basında dünyaca ünlü olduğu yazılanları kenara atıyorum. Jose Andres gibi gerçekten dünyaca ünlü olan ve Ferran’ın da eski öğrencisi olan bir İspanyol şef, Fransız şefi olan Eric Ripert ile Anthony Bourdain adına yapılan müze çalışması için bir araya gelebiliyor.
Peki bizdekilerin bugün göz önünde olanlarının çoğu ne yaptı? Ya perde arkasından birbirlerinin ayağını kaydırdılar ya da el ele verip kendilerilerinin önünde olabilecek olan zayıfları, gençleri ve liyakatli kişileri tehdit edip insanları piyasadan sildiler. Silmeye çabaladılar.
#rafetince gibisi bile emek hırsızlığı-dolandırıcılık ile 4 yılık L.Cordon Bleu mezunu olduğunun yalanını yıllarca ulusal basında bile yazdırdı. O’da bir ara TRT’ye çıktı.
Bugün Televizyonda veya gazetelerde Ahilik dahil değerlerimizden bahsedip sözde vefalı olanların o yapmacık tavırları ve içi boşaltılmış olan sözleri benim açımdan o kadar belli ki; bu yüzden tüm onları ancak konuların iç yüzünü bilmeyenlere yutturup yedirirler…
Bunlarda meslek öğrenmiş oldukları ustaları için özde saygı veya vefa da asla bulunmaz. Olsaydı bunca yıl gökten zembille inmiş ve var olmuş tavırları yerine gerçekten Türk mutfağı demiş olan kendi efsane ustalarımızın resimlerini paylaşmayı geçtim isimlerini olsun anarlardı.
Aşçıların başkenti olan Mengen’de Türkiye’nin ilk aşçılık lisesinin kurulmasına ön ayak olmuş olan Aydın Yılmaz’ı hiç unutmazlardı. (Onun yetiştirdikleri dahil)
Yine Mengen’e büyük katkılar verip Türk mutfağına sayısız usta-şef yetiştirmiş olan Zeki Gülyiyen’i ve onun davam dediği Türk mutfağı hakkındaki düşüncelerini de hiç unutmazlardı. (Onun yetiştirdikleri dahil)
Onlar yabancı şefleri anarlar… Yabancı şeflerin kendi şeflerine olan vefalarının zerresini ise kendi şefleri-ustaları için asla göstermezler. Bunlar ve bunları ipte oynatanlar o sahnenin perde arkasında çok ama çok başkadırlar.
Türk mutfağını uluslararası alanda böyleleriyle ve perdenin arkasında bulunan kukla oynatanlarla nereye taşıyabiliriz… Ben bunların cevabını çok önceleri delillere dayalı olan tespitlerle de vermeye çalışmıştım.
Böyleleriyle ne mi olur? İç piyasada bazıları ellerinde olan tüm medya imkanlarını da kullanarak bugün Mehmet’i yarın da Ahmet’i ipe çıkartıp ancak kendi ceplerini doldururlar. Ve bu şekilde sadece belli çevreleri avuturlar…"
-Tolgahan Gülyiyen
Kaynak: 

TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ

tmdh_logA.png

 

 

 

 

 

 

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo