GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİMİZLE
Son haftalarda romatizma ağrıları ve birtakım rahatsızlıklar ile mücadele eden yaşayan değerlerimizden Türk mutfağının değerli annesi Hülya Erol hanımefendiye TMDH olarak sağlık, sıhhat ve şifa diliyoruz.
Yine son 3 haftadır covid-19 ile mücadele ettiğini ve yavaş yavaş normale dönmekte olduğunu yeni öğrendiğimiz Türk mutfağının değerli şefi Alı Rıza Dölkeleş beyefendiye TMDH olarak sağlık, sıhhat ve afiyet diliyoruz.
Sayın Tolgahan Gülyiyen Hülya Erol hanıma ve Ali Rıza Dölkeleş beye ithafen şu mesajı paylaşmıştır;
"Onlar gelecek nesillerimiz için de çok önemli arz eden değerlerimiz arasındadırlar.
2009 yılında üniversitem tarafından Yunanistan’a gönderildiğim dönemde yayınlanmış bir makaleme çok anlamlı bir yorumda bulunan değerli Ali Rıza Dölkeleş ustamız aslında o makalenin altında bana göre ayrı bir makale yazmıştı. Hiç unutmadım ve her zaman hatırlarım. O makalemde yer alanlar ne kadar önemliyse değerli ustamızın orada yazmış oldukları da hepimiz için Türk mutfağı açısından çok önemlidir.
Belki ihmalkârımdır… Değerlerimizi her zaman arayamam, soramam ancak mesleğimiz için ne anlam ifade ettiklerini hep bilirim ve her zaman hatırlarım.
Özellikle bulunduğumuz çağ içerisinde Türk mutfağı için yüksek önem arz eden ve ulusal mutfağımıza kadim değerlerimize göre gerçek manada katkı sağlayabilenlerin sayıları oldukça az. Kıymetlerini her zaman bilmeliyiz.
Türk mutfağının değerli annesi Sayın Hülya Erol hanıma ve Türk mutfağının değerli usta şefi Ali Rıza Dölkeleş beye en samimi duygularımla geçmiş olsun dileklerimi sunarım. Yüce Allah’tan onlar için acil şifalar dilerim. Sağlık, huzur ve esenlikler her zaman kendileriyle olsun."
Okuyucu Yorumları
ALİ RIZA DÖLKELEŞ 25.7.2009 - 16:37
‘’Geçmişine Sahip Çıkmayan Geleceğine Çıkamaz’’ Geçmiş yıllarımızı incelediğimizde ne kadar görkemli ve heybetli bir mutfak kültürümüzün olduğunu, yüzyıllarca Selçuklu, Anadolu ve Osmanlı dönemlerinde çeşitlilik, lezzet ve pişirim tarzı ile Dünya Mutfaklarını etkilediğini görürüz. Şu an geldiğimiz noktada ise Fransa, Çin, İtalyan Mutfaklarının başı çektiğini görmekteyiz. Ama bizim gönlümüzden geçen bizim mutfağımız ilk üçün arasına girmesi. Ne yazıktır ki resmi boyutta bunun böyle olmadığını görmekteyiz. Mutfağı ile övünen Fransızların ünlü aşçılarından M.Montaigne şöyle demiştir. ”Biz yemek pişirmesini haçlı seferleri sırasında Anadolu’dan öğrendik’’ Türk mutfağı uzun bir tarih gelişim süreci sonucunda ortaya çıkan bir mutfak olması bakımından Çin ve Fransız mutfakları ile birlikte anılan dünyanın üç önemli mutfağından biri durumuna gelmiştir. Orta Asya da başlayan ve bu günkü Türkiye de biten göçün diğer ülkelerin fethedilmesi ve bir çok medeniyetin yaşamış olduğu Anadolu da kurulan İmparatorluğun sonucu zengin, renkli ve bir çok ülkenin özelliklerini bünyesinde toplayan bir mutfak olarak gelişmiştir. Türk mutfağının bu renkliliğini ve çeşitliliğini sağlayan etkiler ise şu şekilde sıralanabilir. * Türk ulusunun dünyanın en eski toplumlarından biri olması * Orta Asya da başlayıp, Anadolu da biten göç sırasın da ve sonrasında birçok toplum ve ulusla ilişkiler * Mezopotamya da n kaynaklanan Anadolu mutfağının varlığı * Osmanlı imparatorluğunun genişlemesi sırasında Asya, Avrupa, Afrika da bir çok ülke özelliklerinin imparatorluk bünyesinde toplanması ve bu ülkelerin mutfaklarından etkilenme * Gelişmiş Fransız mutfağından kimi pişirme yöntemlerini alma Böylesine bir mutfak hazinesi olan Ülkemiz son yüzyıla baktığımızda bunu kaybettiği, yerinde saydığı bir gerçektir. Her alanda olduğu gibi başarı tamamen bireysellikten geçer. Siz yapacağınız işi başarıyı bireysel olarak yapılabilirliğini gösterdiğiniz takdirde diğer derneklerden, kurumlardan, Devletten destek görüyorsunuz. Biz Şefler de büyük iş düşüyor. Türk Mutfağını tanıtmak Uluslararası platforma taşımak istiyor isek ki amacımız bu olmalı, hep beraber hareket etmemiz gerekmektedir. Bu beraberliğin en büyük destekçilerinden birisi de Gastronomi yarışmalarıdır. Siz mutfağınızı gerek yurt içi gerek yurt dışında gastronomi yarışmalarında en iyi şekilde temsil eder derecesi ne olur ise olsun adını duyurursanız o zaman kendimizi Türk Mutfağını ve Türk Aşçılarını eskisi gibi Dünya Mutfakları arasında yerini aldırdığımız takdirde gerekli desteği her kurum ve kuruluşlardan gelecektir. Türk Mutfağımıza sahip çıkmadığımızda daha çok dönerimize, musakkamıza, cacığımıza, baklavamıza çok sahip çıkarlar. Ne zamanki canımız yandığında o zaman sahipleniyoruz. Bu böyle olmamalı aşçı dernekleri arasında birliktelik sağlanarak bu ürünlerimize sahip çıkarak ve de bu ürünleri Devlet tarafından da patent alınmasına gidilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu yaşanan sıkıntılar daima var olacaktır. Sevgili Tolgahan Gülyiyen kardeşime ve arkadaşlarını her zaman her noktada TÜRK MUTFAĞIMIZI en iyi şekilde temsil ve arkasında durmalarından ötürü teşekkür ederim. Başarılar. CHEFARD
2009 yılında yayınlanan makaleye ve diğer yorumlara gitmek için lütfen BURAYA TIKLAYINIZ.
TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ ARŞİV BÖLÜMÜ