BAKİ KALAN BU KUBBEDE HOŞ BİR SEDA BIRAKMAKMIŞ MEĞER
Liderimiz Sn. Tolgahan Gülyiyen yaklaşık 10 yıl önce çekilen ve bu zamana kadar hiç paylaşmadığı bazı fotoğraflarını aşağıdaki açıklamaları ile beraber sosyal medya hesabından paylaştı.
"...KALACAK YERİM YOKTU. CEBİMDE OLDUKÇA CÜZİ MİKTARDA PARA VARDI"
✅ Ne güzelliğimizi, ✅ Ne Paramızı,
✅ Ne gücümüzü, ✅ Ne de başka bir şeyimizi,
Tıpkı şair ‘in dediği gibi: Baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakmakmış meğer.
Rahmetli babam yıllar önce Amerika'ya ilk kez geldiğimde maddi ve manevi olarak elinden geldiğince destek olmuştu.
Bu 2008 yılında babama ağır bir külfet oluşturmamış gibi görünse de giderler Baba’ma yansımıştı. Ancak bu gideri orada bulunduğum süre içinde geri kazanarak Baba’ma getirmiştim. Tabi o bunu kabul etmemişti. Sonrasında ise okul masraflarına harcamıştım.
Bu resimlerdeki kişi babam rahmetli olduktan sonraki Tolgahan. Rahmetli babasından sonra bu eski resimlerde her şeye rağmen gülebilen Tolgahan'ın biricik tek destekçisi Rabbi ALLAH'tı.
Ben babam'ı mezara koyduktan sonra şu iki kapılı Dünya’da Rabbim ALLAH'tan başkaca dost, destekçi ve yardımcı yanımda bulamadım.
Onu veli, vekil, dost ve yardımcı bildikten sonra ise faniler içinde başkaca hiç kimseye meyil ederek bir bekleyiş içinde olmadım. Çünkü tek bir ALLAH kuluna kâfidir.
İkinci kez Amerika’ya geldiğimde kalacak yerim yoktu. Cebimde oldukça cüzi bir miktarda para vardı. Amerika şartlarında kalacak yer hariç belki 3 gün yetecek kadar bir paraydı. Herhalde bulunduğum yerin şartlarında kalacak bir yer kiralasam bunun ile bir kaç gün idare edebilirdim.
Ancak birkaç günlüğüne ve depozitosuz da size kabul edecek bir ev sahibi bulmanız gerekiyor.
Buda hiç kimseyi tanımadığınız gurbette imkânsızdı. Bu yüzden anlaşmalı olarak geldiğim otel, 2 hafta süreyle bir yer bulana kadar bana süre vermişti. En azından çalışıp kalacak bir yer bulmaya yetecek bir zaman sayılırdı. Tabi bunu daha sonra 2 hafta daha uzatacaklardı.
"SADECE ALLAH'A GÜVENDİM" - "HER İŞİMDE OLDUĞU GİBİ TÜM KALBİMLE BİR TEK ONA GÜVENDİM, TEVEKKÜL ETTİM."
Daha sonra ise cebimde bu kadar parayla Türkiye’den geldiğimi öğrenen yeni tanıştığım bazı arkadaşlar neye güvenerek bu kadar az bir para ile Amerika’ya geldin diye soracaklardı. Benim kesin ve net cevabım ise sadece ALLAH’a güvendim olacaktı. Evet her işimde olduğu gibi tüm kalbimle bir tek ona güvendim, tevekkül ettim. Şüphesiz ki ALLAH, samimi olarak bir tek kendisine sığınanları ve güvenenleri korur, zatından başkaca kimseye de muhtaç etmezdi, etmedi. Hatırladığım veya unuttuğum tüm zor zamanlarımda rabbim Allah’ın hikmetlerine şahittim. O yüzden ne dün en zor zamanlarımda ne de bu gün Rabbimin verdiği kolaylıklar ya da zorluklar içinde ondan başka hiç kimseden beklenti içinde olmadım, ömrüm vefa ettikçe de Rabbim Allah’tan zatından başkasına beni meyil ettirtmemesini niyaz eder ve dilerim.
"...VERDİĞİ BÜTÜN NİMETLERİ KARŞILIKSIZ VERENİ ANMAMAK NANKÖRLÜK OLUR."
Şimdi kimilerine göre bunlar geçmişe takılmak diye adlandırılır. Kimilerinin farklı görüşlerine göre başkaca farklı şekilde adlandırılabilir. İnsanlar sizi ancak verdiğiniz dünyalığın karşılığı kadar anıp övüyorlar, buna göre işlerinizi görüyorlar ve bunlara benzer çıkarları çerçevesinde size olan yaklaşımlarını belirliyorlar iken, verdiği bütün nimetleri karşılıksız vereni anmamak nankörlük olur. Şu halde ben geçmişimden bu güne baktığımda acısıyla tatlısıyla tüm zor zamanlarımda, kaybedişlerimde veya başarılarımda benim ile beraber bulunan yegâne dostum ve yardımcım olan ALLAH’ı anmaz isem şüphesiz nankörlerden olurum. Nefsimi kudret elinde tutan ALLAH’a kasem olsun ki ben Rabbimin hatırladığım veya hatırlayamadığım karşılıksız bütün nimetlerine elimden geldiğince ömrüm vefa ettiği sürece şükür edebilmeye çalışacağım. Tabi ki kendi tarihinden bihaber olanların saygı duyamadıkları ve anlayamadıkları konularda ne dedikleri beni ilgilendirmiş olsaydı bu satırları yazan konumda bulunmazdım.
"HAYATIM BOYUNCA BAŞKALARININ TAVSİYELERİ İLE HAREKET ETMEYE HEP KARŞIYDIM"
Hayatım boyunca tavsiyeler duydum. Bazen konuşanları kırmamak için kendilerini dinledim. Belki bunların aralarında benimde aynı fikirde olduğum ve benzer düşünceler taşıdığım bazı tavsiyeler de olmuştur.
Ancak hayatım boyunca başkalarının tavsiyeleri ile hareket etmeye hep karşıydım. Başkaları sizin iyi olmanızı isteyebilir ancak kendilerinden daha iyi olmanızı ise pek istemezler ya da çok azı bu olgunlukta hareket edebilir.
İşte o yüzden tüm samimiyetimle ifade ediyorum ki, hayatım boyunca aklımın ve yüreğimin dışında başkaca öğüt ve tavsiye asla dinlemedim. Kim bilir belki rabbim beni insanların tavsiyesine bile muhtaç bırakmadı.
Bu yüzden Rabbim ALLAH’a her zaman ne kadar şükür etsem de azdır. Ayrıca kelin ilacı olsa kendi başına sürermiş diyen atalarımız pek de boş söz etmemişler.
"İBRET, ÖĞÜT VE TAVSİYELER KONUSUNDA DÜNYA ÜZERİNDEKİ EN İYİ KİTAP KURAN-I KERİM'DİR."
Ben koca koca insanların dünyalık çıkarları uğruna kılıktan kılığa girdiklerine 19-20 yaşlarımda şahit oldum. Böyleleri ile aramda onlarca yaş olsa bile tavsiye alacak konumda olanlar kısmında yer alanlar sözlerinde tutarsızlık olanlar değil midir? Ancak yine de tavsiye verebilecek durumda kendilerini görebilmeleri bir çeşit cehaletten kaynaklanıyor olsa gerek. Siz tavsiye istemeden size tavsiye sunarlar. Kendileri neydi, tavsiyeleri ne olacaktı ki? Zaten tavsiyesine değer verilen bir kişi etrafındakileri yönlendirmeye çalışmak suretiyle tavsiyeler dağıtmaya çabalayan konumda olmak yerine, tam tersine kapısı çalınıp tavsiyesi sorulan veya danışılan konumda olmalıdır. İnsanlar arasında makbul olan tavsiyelerde bu tarzda olan tavsiyeler olsa gerek. Tarihe ilgi duymayı ve geçmişine önem vererek nereden geldiğini hatırlamayı bir kısım kişiler geçmişe takılmışlık olarak niteleyebilirler. Şuursuz olarak yol almaktansa tarihini ve geçmişini unutmadan ilerisini düşünmek her zaman daha evladır. Etrafta tavsiye dağıtmaya çalışanları dinlemektense, hayatta tavsiye arayışları içinde bulunanların çoğu kendi değerlerini araştırarak, insanlık tarihini, geçmişini ve dünya tarihini araştırıp okur ise bu hayata dair çok faydalı bilgilere ulaşabilirler diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra ibret, öğüt ve tavsiyeler konusunda dünya üzerindeki en iyi kitabın ise Kuran-ı Kerim olduğunu söylemem gerekir. Çünkü Kuran-ı Kerim dışında ibret, öğüt ve tavsiye almak için kime ya da hangi kaynağa başvurursanız başvurun her zaman elde ettiğiniz sonuçlarda eksiklik var olacaktır. Yine de harici kaynaklarda yer alan eksiklikleri, Kuran-ı Kerim’in noksansız bir şekilde tamamladığını düşünürsek bu kaynaklarda hayata dair tavsiye almak isteyen kişiyi Kuran-ı Kerim elbet yönlendirir.
"RABBİM KİMSEYİ ZATINDAN BAŞKASINA MUHTAÇ ETMESİN"
Söz gelimi insan hayatta yaptığı hatalarıyla veya doğrularıyla bir bütündür. Yaptığımız hataları kabul edebilmemiz ve ders alabilmemiz için bunların tüm yetki ve sorumluluğunun kararlarıyla beraber bize ait olması gerekir. Ancak bu şekilde kendimizi daha ileriye götürerek gelişebiliriz. Bir başkasının size verdiği tavsiyeler ile elde edilecek kazanımların karşılığı nispeten karşısındakine açık şekilde olmasa da ima edilebilir. Bu başarı veya yararda pay sahibi olanların ister istemez sizden herhangi bir beklenti içinde bulunmalarına neden olur. Yahut bir işe girmenize vesile olanlar sizin o işteki başarınız sonrası çok farklı hallere veya durumlara girebilirler. Bunlarda yine ima yoluyla, doğrudan veya arkanızdan konuşmak suretiyle olabilir. En sık rastlananı “bizi unuttu” gibi cümleler olabilir. Belki de bizi unuttu diyenlerin beklentileri karşılanmamıştır. Bu beklentilerin ne olduğunu açık söyleyemediklerinden ötürü dolaylı olarak ima ediyor olabilirler. “Bizi unuttu” cümlesini başka cümleler ile değiştirerek benzer şekilde sonuçlandırmak mümkündür. İşte bunları yaşamış hayatları birçok yerde okuyarak da örneklendirebiliriz. Ben ise Rabbim ALLAH’a beni kimseye hiçbir konuda minnet ettirip, fani kullarından hiçbir şey istettirmediği için ne kadar şükür etsem azdır. Rabbim kimseyi zatından başkasına muhtaç etmesin İNŞALLAH.
TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ