PİYASADAN ADAM SİLME ŞEBEKESİNİN KONTROLÜNDEKİ SÖZDE MEDYA PATRONLARINDAN YA DA GAZETECİLERİNDEN TAKİYYECİ GÖKMEN SÖZEN

PİYASADAN ADAM SİLME ŞEBEKESİNİN KONTROLÜNDEKİ SÖZDE MEDYA PATRONLARINDAN YA DA GAZETECİLERİNDEN TAKİYYECİ GÖKMEN SÖZEN

7 Ocak 2009 tarihinde Zeki Gülyiyen Şefimiz görevi başında şehit düştükten hemen ertesi gün saygı duruşu çağrıları, önerileri yapan takiyyeci Gökmen Sözen’i medyadan tanıyanlar farklı tanıyabilirler ancak biz düşünen, sorgulayan ve mantığı ile akıl yürüten aydın Türk gençlerine göre; kendisi Türk mutfağına ve gençlerimize birçok alanda bilinçsizce zarar verenlerdendir.

Kendisi hakkında geçtiğimiz sene bazı görüşlerimizi açıklamaya başladıktan hemen sonra Foodinlife sitesinde yıllardan beri duran saygı duruşu çağrısının da yer aldığı yazısını ve görselini kısa süre içinde kaldıran kişidir söz konusu G.S.

Kendisi Türk gençlerine ve yeni yetişecek olan aşçılarımıza yabancı hayranlığı ve özentiliğini yıllardan beri aşılamakta olan biridir.

Geçmişte ise A.Y. üzerinden ve dolayısı ile Z.A. (TAFED) tarafından onaylanan içerikleri haberleştiren, onaylanmayanları ise görmezden gelip yayımlamayan, özgür düşünceyi ve asıl Türk mutfağı şeflerini sansürleyen sözde medya patronu veya gazetecidir.

Biz aydın Türk gençleri olarak dışarıdan ithal örneklere özendirilmeyi kendi kahramanlarımız varken hiçbir zaman doğru bulmadık ve yine hiçbir zaman asla doğru bulmayacağız. Bu anlamda düşüncelerimize göre içerideki özentilerin önümüze çıkarttıkları yabancı rol-modellerle mutfak kültürümüzün reçetelerine müdahalesi ya da yabancı mutfaklara göre ulusal mutfağımızı dizayn etmeye çalışmaları asla kabul edilemez.

Türk mutfağına yön vermek veya Türk şeflerine not verip, puanlama yapma yetkisi de hayatlarında Türk yemeklerini tatmamış olanlara yüklenebilecek misyonlar değildir. Bazı misyonları yabancı şefler bile kendilerine otorite olarak vazife görmezlerken, söz konusu içimizdeki bu şahıslar eliyle Türk mutfağının şeflerinin ve uzmanlarının yetki alanına giren bazı misyonların yabancılara yüklenilmeye çalışılması bu kişilerin sahip olduğu yabancı hayranlığından ve tamamen özenti anlayışlarından kaynaklanmaktadır. Maalesef bu durum istikbalimiz olan gençlerin üzerinde, dolayısı ile Türk mutfağının geleceği üzerinde tahribata yol açmaktadır. Türk mutfağının geleceği ve kültürünün korunması için bu durumu kesinlikle doğru bulmamaktayız. Ayrıca dünyanın önde gelen ülke mutfaklarında ve o ülkelerin kültürlerinde de böyle anlayışlara da kesinlikle rastlayamazsınız. Tıpkı dünyanın önde gelen ülkelerinde de olduğu gibi kendi toplumumuzdan başka hiç kimseyi ulusal mutfağımızla ilgili yetkili otorite veya kendimize rol-model olarak görmüyoruz ve kesinlikle de görmeyeceğiz. Bu durum tüm dünyada başta Fransa dahil olmak üzere birçok ülkede de böyle olmasına rağmen G.S. (Gökmen Sözen) ulusal mutfağımızı ve gençlerimizi yozlaştıracak her türlü etkinliğe ve haber içeriklerine uzun yıllardan beri imza atmakta olan kişidir. Ehil olmadığı konularda doğabilecek sonuçların farkında olmadan ya da bilinçli olarak ulusal mutfağımızın istikbaline büyük zararlar verebilecek çalışmaları uzun yıllardan beri yapmaktadır.

Özellikle kelime kökü anlamı “Mide-Göbek-Bağırsak” olan “Gastro” kelimesini şehirlerimizin isimlerine de musallat edenlerdendir. Hatta “Gazi” unvanlı Gaziantep şehrimizin bile "Gastro-Antep" olarak tüm dünyaya tanıtılmasına bile vesile olarak destek olanlardandır. Söz konusu kelimenin kök anlamından da yola çıktığımızda mesleğimize dair hiçbir doğru anlam ifade etmeyen bir sözcüğün ya da Yunanca olan kelime kökünün mutfak sanatları diline yerleşmesine vesile olmuş olması her anlamda Türk mutfağının geleceği için büyük yozlaşmalara neden olacaktır. Bu durum ulusal mutfağımızın istikbaldeki menfaatlerine de aykırı olarak Türk mutfağına büyük zararlar vermektedir.

Dünyada UNESCO tarafından verilen şehirlerin neredeyse tamamı da dahil olmak üzere birçok ülkede yer alan şehir isimlerinin önüne bu kelime getirilerek yozlaşmaya neden olan etkinlikler asla oluşturulmamaktadır. Dünyanın tanınmış başkentleri de kesinlikle mutfak sanatları etkinliklerinde başkentlerinin veya şehirlerinin ismini oldukça anlamsız olan “Gastro” ile yan yana veya bu kelimeyi şehir önüne koyarak yeni şehir isimleri türetmiş bir şekilde etkinlikler düzenlememektedir. Bunlarla ilgili olarak bu tarz bilinçsiz ve şuursuz anlayışlarla oluşturulan organizasyon isimlerinin de gelecekte ulusal mutfağımızı önemli konularda ve uluslararası alanda tartışma konusu olan ürün ve yemeklerimizle ilgili olarak çok zorda bırakacağı kesindir. Özellikle Yunanistan gibi rakiplerin karşısında ne gibi zorluklara sevk edeceği geçen sene içinde WTCA tarafından yayımlanmış olan raporlarımızda da tüm detayları ile anlatılmıştı.

Gökmen Sözen geçmişte A.Y. (Alaattin Yalçınkaya)’nın ifade özgürlüğünü kısıtlatabildiği Medya olan Foodinlife’ın da sahibidir. A.Y.’nin ifadelerinden de anlaşılacağı üzere bu siteler kendisi tarafından övülürken aslında şebekenin bir dönemler ve halen kontrolünde olan, olabilen medya kuruluşlarındandır. A.Y’nin “İster aleyhte, ister ise lehte yazabilirler…” diye devam eden demeçlerinde işin perde arkasında kendi gerçek ifadeleriyle tamamen çelişen bu satırlardan da söz konusu haberlerin başta kendi olmak üzere şebeke tarafından kontrol edildiği düşünülmektedir. Nitekim o döneme de tarafımızdan kendilerine gönderilen birçok düşünce yayına konulmadan engellenmiştir.

Buda söz konusu kişilerin ve A.Y. (Alaattin Yalçınkaya)’nin kamuoyu önünde “Eleştirilere karşılı tepkili değil, hazımlı ve demokratik tavır sergilemeliyiz. Değişimin temelinde demokratik düşünce anlayışım yatmaktadır.” gibi ifadeleri kendilerinin asıl düşünceleriymiş gibi topluma doğruları yansıtmayan haberler ile sunanların G.S. Ve Ö.A (Özkan Altıntaş) gibi sözde gazetecilerin olduğu anlaşılmaktadır. Bu sözde gazeteciler vasıtasıyla insanları ve toplumu da kandırmakta olan haberlerin, içeriklerin oluşturulabildiği rahatlıkla anlaşılmaktadır.

Kendilerinin ilgili konularda uzun yıllardan beri nasıl çalıştıkları ve nasıl bazı düşünceleri engelleyerek toplumdan sakladıkları şuradan da anlaşılmaktadır:

Yine kendilerinin yetki ve görev verdiklerine ait olan gerçek ifadeler ile o ifadelerin anlamlarını karşılaştırıldığımızda; topluma sunulan haberlerdeki ifadeleriyle uyuşmamaktadır. Bu yolla da tamamen kendileriyle çelişmekte oldukları gerçek düşüncelerinin aslında nelerden ibaret olduğuna dair bizler rahatlıkla fikir edinebilmekteyiz. Bu kişilerin toplum önünde ifade etmedikleri gerçek düşünceleri ifade özgürlüğünü anti-demokratik yollarla organize bir şekilde baskıcı tehditkâr anlayışlarla kısıtlama anlayışı çerçevesinde şekillenmektedir. Buna uymayanları ise yine organize bir şekilde kendi deyimleriyle piyasa dedikleri mutfak sanatları sektöründen silmektedirler.

Bazı aşçılık derneklerinin ve federasyonlarının asli görevlerinin dışına gayri-hukuki bir şekilde çıkarak birtakım anti-demokratik görev ve yetkilerle donattıkları üye ya da üyeleri üzerinden gerçekleştirdikleri eylemler şebeke içinde bulunanlara uzun yıllar çıkar ve menfaat sağlamıştır.

Sektörümüz içindeki farklı özgür düşüncelere sahip olanlara çok uzun yıllardan beri dayattıkları ve dayatmaya çalışmış oldukları, ne yazık ki faşizan, anti-demokratik ve hukuk dışı diye tabir edebileceğimiz yaklaşımlar üzerine kurulu olan düşüncelerin yanı sıra yine aynı nitelikleri taşıyan organize gerçekleştirilmiş veya gerçekleştirilen eylemlerden ibarettir.

Bunlarda söz konusu bu tutumlarını yetki aldıkları kişilerden güç ve kuvvet alarak yıllarca birçok insanın emeğine musallat olmuş bir şekilde sürdürmüşlerdir. Bu durumda yine ne yazıktır ki bu kişiler vasıtayla Türk mutfağına çok uzun yıllardan beri büyük zararlar vermiştir. Türk mutfağına fayda sağlayabilecek olan kişiler bu şebeke veya şebekeye bağlı olanlarca piyasadan silinmişlerdir.

Uzun dönemlerden beri yayın politikasında sadece belirli isimlere yer verirken, Türk mutfağının asıl ön plana çıkartılması gereken şefleri veya isimleri yerine yabancı hayranlığına dayalı ve tamamen özendirici bir anlayış ile yayın politikası gütmüşlerdir. Özellikle gençlerimiz üzerinde ve aşçılık camiası içerisinde kendi değerlerimizi bir kenara atmak suretiyle kendimize ait olanın yerine yabancı mutfakların ve onların değerleriyle oluşturdukları özentiliği gençlerimize aşılayarak ulusal mutfağımıza karşı amansız derecede tehlikeli bir algıyı yurt içinde oluşturmuşlardır. Türk mutfağına yurt içinde büyük faydalar sağlayabilecek isimlerin ortaya çıkmadan piyasadan silinmesi dolayısı ile bunun yurt dışına yansıması maalesef Türk mutfağı için çok ağır olmuştur. Bu anlayış ulusal mutfağımıza hem içerde hem de dışarıda büyük zararlar vermiştir.  

Ulusal mutfak kültürümüzün yemeklerinin ve gelecek nesillerimizin yozlaştırılmasına sebebiyet vermişlerdir. Bu zararlar ne yazık ki ulusal mutfak kültürümüzün kendi içindeki konuşma dili ve kullandığımız terimler de dahil olmak üzere birçok zarara yol açmıştır ve halende açmaktadır.

G.S. (Gökmen Sözen) bilinçsiz ve şuursuzca Türk mutfak sanatlarına uzun yıllardan beri ehil olmadığı konularda ne yazık ki yukarıdaki nedenlerden ötürü doğrudan ve dolaylı şekilde elindeki medya üzerinden tamiri zor olabilecek zararlara neden olan kişilerden sadece biridir.

Aziz Türk Milletinin ve Kamuoyunun Bilgisine Saygılarımızla Arz Ederiz

TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ

SÖZCÜLÜĞÜ

sözcü.jpeg

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo